Sağlık Bilimleri Fakültesi - sbf@gelisim.edu.tr
Memnuniyet ve Şikayetleriniz için   İGÜMER
 Sağlık Bilimleri Fakültesi - sbf@gelisim.edu.tr

Beslenme ve Diyetetik








 Sürdürülebilir Beslenme Nedir? Diyetisyenlere Düşen Görevler Nelerdir?


İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik (Türkçe) Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Huri Özkarabulut, Sürdürülebilir Beslenme Konusunda Açıklama Yaptı. Açıklamaları haberimizde bulabilirsiniz.


 Sürdürülebilir beslenme yeni bir kavram değildir. Dünya nüfus artışı ve iklim değişikliği nedeniyle günümüzde daha dikkat çeker hale gelmiştir. Günümüzde dünya çapında artan nüfus ve gıda israfı şimdiki ve gelecek nesiller adına mevcut beslenmenin devamını ve besin ögelerinin karşılanma ihtiyacının risk altında olduğunu düşündürmektedir. Bu durum gelecek nesiller için büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Çeşitlilik ve dolayısıyla biyoyararlılık da azalmaktadır. Birçok hastalığın beslenme çeşitliliği ile giderildiği düşünülürse bu durum sağlık açısından da büyük risk taşımaktadır.

Tanımı: Sürdürülebilir sağlıklı diyetler bireyin sağlığını ve iyilik halini bütün yanları ile geliştiren, az düzeyde çevresel baskısı ve etkisi olan, ulaşılabilir, uygun maliyetli, güvenilir, kültürel açıdan uygun ve eşitlikçi beslenme örüntüleridir. Bütün kişilerin en uygun seviyede büyümelerini, gelişmelerini sağlayarak günümüzdeki ve gelecekteki bireylerin bütün yaşamlarında mental, sosyal, fiziksel açıdan iyiliğini, işlevselliğini geliştirerek malnütrisyon gelişmesinin önlemesine katkı sağlamak, beslenmeye bağlı bulaşıcı olmayan hastalıkların (BOH) riskini azaltmak, biyoçeşitliliğin ve gezegenin korumasını desteklemek gibi hedefleri vardır. Bu tehdidi ortadan kaldırma yollarından biri de bireylerin besin tercihlerini değiştirmeleridir.

Sürdürülebilir BeslenmeTarihçesi: Sürdürülebilir beslenme tanımı ilk kez 1986 yılında Gussow ve Clany taradından yapılmıştır. Sağlıklı yaşamın sürdürülebilirliğinin yanında ekonomik ve sosyoekonomik acıdan da sürdürülebilir olan, tarımsal sistemlerin ve beslenme güvenliği acısından katkı sağlayan ‘Sürdürülebilir Beslenme’ kavramının tüm insanlık için çok elzem olduğunu söylemiştir. Dünya Gıda Güvenliği ve Beslenme Durumu 2018 yılı raporuna göre, dünya genelinde 821 milyon insanın kıtlık ile baş etmeye çalıştığı bildirilmiştir.

Neler yapılabilir: Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından 2050 yılında dünyada 300 milyon insanın açlıkla mücadele etmek zorunda olacağı tahmin edilmektedir. Besin üretim sistemleri, sürdürülebilir beslenme kavramı içerisinde en sık değinilen konulardan birisidir. Besin üretiminin biyolojik çeşitlilik kaybı, azot fosfor kirliliği, sera gazı emisyonları, toprak ve su kullanımı üzerine etkileri dünyadaki tehlikeyi artıracaktır. Bu yüzden de doğru besinleri seçmek önemlidir. Organik besinler, çeşitli ekolojik faydalara sahip doğal döngülere göre üretilirler. Organik çiftliklerde konvansiyonel sera gazı emisyonlarının normal çiftliklere göre ortalama %25 oranında daha düşük olduğu görülmektedir.


Sürdürülebilir Beslenme 2Sürdürülebilir beslenme; güvenilir, sağlıklı, besleyici ve çevresel etkisi düşük olmalıdır. Bu beslenme tarzı ekonomik, herkesin ulaşabildiği, kültürel açıdan benimsenebilir, adil, gıda güvenliğine katkısı olan ve nesillerin devam edebilmesi için elzem olan yaşam şeklidir. Değişen beslenme şekilleri ihtiyacımız olan protein miktarından çok daha fazlasının tüketilmesine neden olmaya başlamıştır.




2009 yılı itibari ile sağlıklı bir yetişkinin tüketmesi gereken 56 gram protein sınırı aşılmış ve dünya ortalaması 68 grama ulaşmıştır. Dünya Kaynakları Enstitüsü 2016 yılı “Sürdürülebilir Gıda Geleceği için Beslenme Şeklini Değiştirmek” raporuna göre; tüketicilerin beslenme seçimlerindeki küçük değişimler, çevre problemlerinin azalması ve tarımsal kaynak kullanımı gibi büyük etkiler oluşturabilir.

Sürdürülebilir beslenme ilkeleri
  • Yeterli ve dengeli beslenin.
  • Hayvansal kaynaklı proteinlerin (yumurta, et, süt) yerine bitkisel protein kaynaklarını tercih edin.
  • Günde en az 5 porsiyon sebze meyve tüketmeye özen gösterin.
  • Baklagillerin, tam tahılların, fındık, ceviz veya badem gibi yağlı tohumların tüketimini arttırın.
  • Sürdürülebilir balıkçılık ile avlanmış (sezonunda avlanmış, avlanma riski olmayan) balıkları tercih edin.
  • Sebze ve meyveleri mevsiminde tüketin.
  • Sağlıklı bir yaşam sürmek içinde, ideal kiloya inin
  • Beslenme alışkanlıklarınız sürdürülebilir olsun.
Sürdürülebilir Beslenme Alışkanlıkları Kazanabilmek  İçin;

• Diyet psikolojisinden çıkın. 
• Kendi sağlığınız, hayatınız için bir şeyler yaptığınızı düşünün.
• Yemek için değil yaşamak için öğünlerinizi ayarlayın
• Diyet size gün içinde acıkma hissi yaşatmamalı.
• Diyette yasak olmaz, önemli olan ne kadar tüketildiği ve ne sıklıkla tüketildiğidir.
• Beslenme günlüğü tutmaya çalışın, gün içi besin takibi için en etkili yöntemdir.
• Yerel besinleri tüketmeye ve yerli üreticilerden alışveriş yapmaya özen gösterin. Satın aldığınız besinleri doğru koşullarda saklayın.
• Hiçbir besini israf etmeyin. Besinlerin sularını veya sap, yaprak gibi kısımlarını değerlendirin.
•Ambalaj, poşet, plastik kullanımını azaltın, tekrar tekrar kullanılabilen çevreye zarar vermeyen geri dönüştürülebilir ürünler tercih edin.

Diyetisyenler sürdürülebilir beslenme için neler yapabilir
  • Tüm meslek gruplarının ve özellikle diyetisyenlerin de çok dikkat etmesi gereken, farkındalık yaratacak bu tanımı ve araştırmaları anlamak, anlatmak olmalıdır.
  • Sağlık mesleği mensupları arasında diyetisyenlerin sürdürülebilir diyetle ilgili bilgi, tutum ve yaklaşımlarının daha da geliştirilmesi ve halkı daha dengeli nasıl beslenebileceği konusunda bilgilendirmesi gerekmektedir. Neler tüketmesi gerektiği konusunda bilgi vermelidir.  Enerji ve besin gereksinimlerini karşılamak için sadece daha fazla yiyecek üretilmesi gerçek bir çözüm değildir. Bu konuda besinlerin kalitesini arttırmaya ve beslenme alışkanlıklarını iyileştirmeye yönelik çalışmalar daha faydalıdır.
  • Biyolojik çeşitliliğin bozulmaması ve doğal kaynakların korunması için ülkeler tarafından gerekli plan ve politikaların geliştirilmesi gerekir. Ayrıca bireylerin beslenme planlarının ve besin tercihlerinin sağlıklı ve ekolojik dengeyi bozmayacak şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Meydana gelen atıklar, su, besin, emek ve enerji israfına yol açmaktadır. En büyük israf kaynağı olarak evsel tüketim ilk sırada yer almaktadır.
  • Diyetisyenler olarak bu konuda en iyi bilgilendirmeyi yapmalıyız, kendi hayatımıza sürdürülebilir beslenmeyi adapte etmeliyiz, proteinden zengin kuru baklagillere, ceviz, fındık gibi yağlı tohumlara beslenmede daha fazla yer vermek gerektiğini, meyve ve sebze tüketimini artırmak gerektiğini, çevre dostu besinleri seçip gıda israfını azaltmak gerektiğini vurgulamalıyız ve bu  bilgileri yaygınlaştırmalıyız
  • Nordik Diyeti ve Akdeniz Diyetini  benimseyebiliriz, benimsetebiliriz.. Bitkisel temelli beslenmeye özen gösterebiliriz. Bitki merkezli bir diyet olarak Akdeniz diyeti, dolayısıyla toprak, su ve enerji kaynaklarına olan talebi azalttığı için Joan Dye Gussow tarafından sürdürülebilir bir diyet modeli olarak da kabul edilmiştir.
  • Son on yılda, Akdeniz diyetinin düşük sera gazı emisyonları ve düşük su ayak izleri nedeniyle çevresel sürdürülebilirliğe katkı sağladığı da vurgulanmıştır. 2010 yılında Akdeniz diyeti sürdürülebilir diyet örneği olarak kabul edilmiştir.
  • Özellikle kırmızı et tüketimini oldukça sınırlandırabiliriz.
  • Diyetisyenler daha etkin olmalı, becerilerini pekiştirmeli ve sürdürülebilirliğin savunucusu olmalıdır. Üniversitelerin Beslenme ve Diyetetik Bölümlerinde mesleki eğitim ve öğretim programında sürdürülebilir beslenme, sürdürülebilir sağlık ve sürdürülebilir çevre yaklaşımları yer almalıdır.
Sonuç olarak sürdürülebilirlik kavramı dünya üzerindeki kaynakların daha verimli kullanılabilmesi ve gelecek nesillere daha iyi bir dünya bırakabilmesi için çok önemlidir.