İnsanların bulunduğu yerin dışına çıkarak tedavi olmak amacıyla seyahat etmesiyle ortaya çıkan ve turizm sektörünü sağlık sektörüyle birleştiren “sağlık turizmi” kavramı Covid-19 pandemisi ile birlikte ülkelerin değişen tutum ve davranışlarından dolayı olumsuz yönde etkilendi.
Covid-19 öncesi dünyada her yıl dünya nüfusunun % 3-4 ü sağlık turizmi amacıyla seyahat ediyordu ve sağlık turizminin payı 500 milyar dolar seviyelerindeydi. Türkiye de sahip olduğu altyapısıyla, yetişmiş insan gücüyle, kaliteli ve uygun fiyatlı hizmet imkânıyla, devlet desteğiyle ve misafirperverlik gibi etmenlerle bu alanda önemli bir aktördü. Öyle ki 2020 yılının ilk çeyreğinde 143.266 hasta sağlık turizmi kapsamında ülkemizde sağlık hizmeti almıştı (USHAŞ). Ancak pandemi ile birlikte ulaşıma getirilen kısıtlamalar ve hastanelerin kaynaklarını pandemiyle mücadeleye ayırması, işleyişinin karmaşıklaşmasına neden oldu. Aynı zamanda Covid-19 pandemisi ile birlikte planlama ve stratejiler de farklılaştı, hastalar gereksiz seyahatlerden kaçınmaya başladı. Uluslararası seyahatlerin salgına yönelik önlemler nedeniyle kesintiye uğramasıyla, sağlık turizm kapsamındaki isteğe bağlı ve düşük risk taşıyan tedavilere olan talepler de durakladı.
Tüm bunlar göz önüne alındığında Covid-19 salgını ile ülkelerin sınırlarını kapatmasının sağlık turizmini durma noktasına getirdiği ve pandeminin, sağlık turizminin gelişimini olumsuz yönde etkilediği söylenebilir. Bu anlamda Covid-19 pandemisi sonrası ülkemizde sağlık turizminin yeniden toparlanması ve ülkemizi sağlık turizmi kapsamında yeniden ziyaret etmeye başlayacak olan turistlerin teşvik edilmesi amacıyla ne yapılabileceği konusunda çalışmalar yapılması önem arz etmektedir.
Arş. Gör. Semanur Oktay