Sağlık Bilimleri Fakültesi - sbf@gelisim.edu.tr
Memnuniyet ve Önerileriniz için   İGÜMER
 Sağlık Bilimleri Fakültesi - sbf@gelisim.edu.tr

Sağlık Yönetimi








 Sağlık çalışanına şiddet durmadı: ‘Her olaydan sonra değil, kökten çözüm’ çağrısı


Ekim 2025’te İstanbul ve Malatya’da yaşanan iki ayrı sağlıkta şiddet olayı, sağlık çalışanlarının güvenliği gündemini yeniden alevlendirdi. Türk Tabipleri Birliği ve sağlık meslek örgütleri, “geçici değil sistematik önlem” çağrısı yaparken, sağlık yöneticileri de şiddetin sadece güvenlik değil, hizmet kalitesi ve çalışan bağlılığı sorunu olduğunu vurguluyor.


Ekim 2025’te İstanbul ve Malatya’da yaşanan iki ayrı sağlıkta şiddet olayı, sağlık çalışanlarının güvenliği gündemini yeniden alevlendirdi. Türk Tabipleri Birliği ve sağlık meslek örgütleri, “geçici değil sistematik önlem” çağrısı yaparken, sağlık yöneticileri de şiddetin sadece güvenlik değil, hizmet kalitesi ve çalışan bağlılığı sorunu olduğunu vurguluyor.

Ekim ayı yine şiddetle anıldı

İstanbul’da bir diş hekimine muayene sırasında yönelik saldırı girişimi ve Malatya’da “rapor vermedi” gerekçesiyle hekime yönelik fiziksel şiddet, sağlıkta şiddetin Türkiye’de hâlâ yapısal bir sorun olduğunu gösterdi. Olayların ardından sağlık çalışanları kısa süreli iş bırakma ve basın açıklamalarıyla tepki gösterdi.

Meslek örgütleri, yıl içinde bildirilen beyaz kod sayılarının hâlâ yüksek olduğunu, bunun da mevcut düzenlemelerin caydırıcılığının sınırlı kaldığını söylüyor.

Meslek örgütlerinden ortak mesaj: “Geçici değil, kalıcı önlem”

TTB ve ilgili uzmanlık dernekleri, her olay sonrası yayınlanan kınama mesajlarının tek başına sorunu çözmediğini, kalıcı ve kurumlar arası eşgüdümlü bir şiddeti önleme programının hayata geçirilmesi gerektiğini vurguluyor. Taleplerin öne çıkanları şöyle derlenebilir:

Sağlık çalışanına şiddetin Türk Ceza Kanunu’nda katalog suç niteliğinde, tereddütsüz yaptırımla karşılanması
Hastane ve aile sağlığı merkezlerinde risk temelli güvenlik planlaması
Şiddet uygulayanların aynı sağlık kuruluşundan randevu/başvuru kısıtı ile karşılaşması
Sağlık çalışanlarına psikososyal destek ve tükenmişlik izlem programları
Şiddet verilerinin düzenli ve şeffaf raporlanması

Bu talepler, sağlık yönetimi bakış açısından bakıldığında “çalışan güvenliği = hizmet sürekliliği” denklemine oturuyor. Çünkü şiddetin sık yaşandığı kurumlarda devamsızlık, kurumdan ayrılma isteği ve hasta memnuniyetinde düşüş birlikte görülüyor; bu da yöneticiler için doğrudan bir maliyet anlamına geliyor.

Neden bir sağlık yönetimi meselesi?

Sağlıkta şiddet çoğu zaman “adli vaka” olarak görülse de, aslında yönetilebilir bir süreç:

Hizmet organizasyonu: Uzayan bekleme süreleri, karmaşık sevk, randevu bulunamaması gibi yönetim kaynaklı gerilim noktaları şiddeti tetikleyebiliyor.
İletişim ve görünür bilgilendirme: Hekime/hemşireye bağırmanın ya da fiziksel temasın suç olduğunun hasta ve yakınlarına açıkça bildirilmesi, olayları azaltıyor.
Çalışan destek sistemi: Şiddet sonrası sadece hukuki değil, psikolojik destek vermek, personelin kuruma güvenini artırıyor.

Dolayısıyla üniversite hastanelerinden aile hekimliğine kadar her basamakta kurumsal şiddeti önleme protokollerinin güncellenmesi, olay sonrası sürecin standartlaştırılması gerekiyor. Bu da sağlık yöneticilerinin doğrudan sorumluluk alanına giriyor.

Sonuç olarak Ekim 2025’te art arda yaşanan vakalar, sağlıkta şiddetin “ara sıra patlayan” değil, sistematik olarak yönetilmesi gereken bir sorun olduğunu bir kez daha gösterdi. Meslek örgütleri yasa ve yönetmelik boyutunda kalıcı adım isterken, sağlık yöneticileri de hizmet tasarımı ve iletişim ayağının güçlendirilmesi gerektiğini söylüyor. Kısacası konu sadece “bir kişinin öfkesi” değil; sağlık sisteminin güvenli çalışma üretememesi meselesi. Bu yüzden de gündemde kalmaya devam edecek gibi duruyor.