Kapsama alınan ilaçlar; ileri evre kanserler, kronik böbrek yetmezliği, HIV enfeksiyonu, şizofreni ve otizm spektrum bozukluğu gibi ciddi ve uzun süreli tedavi gerektiren hastalık gruplarını kapsıyor. Bu hamle yalnızca hastaların tedaviye erişimini kolaylaştırmakla kalmıyor, aynı zamanda sağlığın temel bir hak olduğu anlayışını da kurumsal düzeyde pekiştiriyor.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat IŞIKHAN, “Aile hekimlerinin reçete edebileceği ilaçların sayısını artırdık. Rapor sürelerini uzatarak hastaların işini kolaylaştırdık” sözleriyle yapılan düzenlemenin, birinci basamak sağlık hizmetlerini güçlendirme hedefiyle doğrudan bağlantılı olduğunu vurguladı.
Söz konusu düzenleme, sağlık yönetimi açısından da stratejik bir adım olarak değerlendiriliyor. İlaçların geri ödeme kapsamına alınması, yalnızca bireysel hasta yararını değil, aynı zamanda sağlık sisteminin sürdürülebilirliğini gözeten planlı bir kaynak yönetimini de işaret ediyor. Etkin geri ödeme politikaları; hizmet sunumundaki maliyetlerin kontrolü, sağlık hizmetlerine erişimin eşitlenmesi ve sağlık sisteminde verimliliğin artırılması açısından kritik önem taşıyor.
Sonuç olarak bu gelişme, Türkiye’nin 1960’lardan bu yana süregelen "sağlığın sosyalleştirilmesi" vizyonuna güncel bir katkı sunuyor. Kamunun sağlık alanındaki rolünü güçlendiren bu tür politikalar, yalnızca ilaç teminini değil, aynı zamanda sağlıkta eşitliğin de temellerini güçlendiriyor.