İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sağlık Yönetimi Bölümü Arş. Gör. Semanur OKTAY DSÖ’nün “Pandemi önleme, hazırlık ve müdahale anlaşması”nı kriz yönetimi, kaynak planlaması ve küresel sağlık diplomasisi açısından önemli bir fırsat olarak değerlendirdi. OKTAY özellikle düşük ve orta gelirli ülkelerin sağlık sistemlerinde sıkça karşılaşılan kaynak eşitsizliklerini azaltmayı hedefleyen bu anlaşma ile, yöneticilerin daha öngörülebilir ve planlanabilir bir pandemi yönetimi gerçekleştirebileceği vurguladı.
Cenevre, 20 Mayıs 2025 – Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), pandemilere karşı hazırlık ve müdahale sürecini güçlendirmek için tarihi bir karar aldı. 124 ülkenin oybirliğiyle kabul ettiği yeni Pandemi Anlaşması, gelecekteki sağlık krizlerinde daha adil ve etkili bir mücadeleyi hedefliyor.
COVID-19 pandemisi tüm dünyaya hazırlıksız yakalanmanın ne kadar yıkıcı olabileceğini gösterdi. Aşıya, ilaca ya da tıbbi desteğe ulaşmak bazı ülkeler için çok zordu. İşte bu yeni anlaşma, bu tür adaletsizlikleri önlemeyi amaçlıyor.
Adil Paylaşım: Pandemi dönemlerinde geliştirilen aşı, test ve ilaçların bir kısmı düşük gelirli ülkelere ücretsiz veya uygun maliyetle ulaştırılacak.
Veri ve Bilgi Paylaşımı: Ülkeler, yeni virüslerin genetik bilgilerini hızlıca paylaşacak. Bu sayede bilim insanları daha erken çözüm üretebilecek.
DSÖ Karar Verici Olmayacak: Anlaşmada açıkça, “DSÖ ülkelerin iç işlerine karışamaz” deniyor. Yani hiçbir ülkenin politikası zorla değiştirilemeyecek.
Hazırlık Sistemi Kurulacak: Erken uyarı sistemleri, sağlık ürünlerinin adil dağıtımı ve yerel üretim kapasitesi desteklenecek.
Türkiye de anlaşmaya destek veren ülkeler arasında yer alıyor. Anlaşmanın iç hukuka uyarlanması süreci yakında başlayacak. Böylece olası bir yeni pandemide Türkiye, hem ulusal hem uluslararası ölçekte daha hazırlıklı olacak.
DSÖ Başkanı Dr. Tedros şöyle diyor: “Bu anlaşma, halk sağlığı ve küresel dayanışma için büyük bir adım.”
Uzmanlara göre, bu anlaşma sayesinde dünyanın bir sonraki pandemi karşısında çok daha güçlü ve hazırlıklı olması mümkün.
Bu anlaşma sadece devletlerin değil, hepimizin geleceğini ilgilendiriyor. Bilimsel iş birliği, adil paylaşım ve erken hazırlık sayesinde, bir sonraki küresel sağlık krizinde daha az kayıp yaşanabilir.