Aşılama bir tıp mucizesidir ve insanlar tarafından erişilebilir ve kabul edilebilir hale getirildiğinde bulaşıcı hastalıklar ile mücadelede en uygun çıkış yoludur. Buna rağmen, büyüyen bir aşı karşıtlığının varlığına dair mevcut kanıtlar vardır. Söz konusu bu karşıtlık ise, aşı programlarında büyük aksamalara neden olmaktadır.
Aşı karşıtlığı, bilgi eksikliğinden, yanlış dini inançlardan, ilaç şirketlerine duyulan şüphecilikten veya aşı karşıtı yanlış bilgilerden kaynaklanabilmektedir ve sonuçları hayatidir. Özellikle sosyal medya, aşıların güçlü ve etkin olduğuna dair güçlü kanıtların bulunduğu çağımızda bile aşı korkularını canlı tutmada çok büyük bir rol oynamaktadır. Son zamanlarda sayıları çokça artmış yanıltıcı ve bilimsel olmayan web sayfaları, aşıların zararlı etkileri hakkında sahte haberler ve komplo teorileri yaymaktadır. Öyle ki sosyal medya ile yayılan farklı türdeki yanlış bilgilerin, aşılama üzerinde rahatsız edici etkileri devasadır.
İçinde bulunduğumuz COVID-19 pandemisini sona erdirmek için en iyi önlem olabilecek etkili bir aşı icat etmek için muazzam çabalar sarf edilmiştir. Söz konusu çabaların sonuç verebilmesi, bir topluluğun %80-90’ının aşılanmasıyla ulaşılabilecek “sürü bağışıklığı” ile mümkün olacaktır. Sürü bağışıklığı karşısındaki en büyük zorluk ise artan aşılama tereddütleri karşısında toplumdaki bireylerin aşı karşıtı davranışlar göstermesidir.
Gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere kadar dünyanın her yerinde aşı karşıtlıklarına rastlanılabilmektedir. Aşı karşıtı düşüncelerin yaygınlaşmaya devam etmesi ve bireylerin aşı yapmaktan çekinmesi halinde toplum bağışıklığına ulaşmakta zorluk çekilmesi olasıdır. Unutulmamalıdır ki Covid-19 pandemisinin etkisi yalnızca etkili aşılama politikalarıyla azaltılabilecektir.
“Aşı sağlıktır, ihmale gelmez, hayat kurtarır.”
Arş. Gör. Semanur Oktay
