Özellikle sağlık teknolojisindeki gelişmeler, doğurganlığın kontrollü olması ve azalması, hastalıkların erken teşhisinin kolaylaşması, kullanılan tedavi yöntemlerinin etkinliğinin artması ve bunlara bağlı ölüm oranlarının gerilemesi, toplumdaki yaşlı oranının artmasına neden olan en önemli faktörler olarak bilinmektedir.
Dünya nüfusunun günden güne yaşlandığı bilinen bir gerçektir. Türkiyenin her ne kadar genç bir nüfusa sahip olduğu düşünülse de geleceğe yönelik tahmin niteliğindeki çalışmalar aslında nüfusumuzun hızlı bir şekilde yaşlanmakta olduğunu göstermektedir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Türkiye’de 2030 yılı ve sonrasında yaşlanmanın etkisinin Avrupa ülkelerinde olduğu gibi daha fazla hissedileceğini, ülke nüfusunda yaşlı bireylerin oranının yükselmesi ile birlikte ekonomik ve sosyal etkilerin gözle görülür derecede artacağını bildirmektedir. 2050 yılına gelindiğinde Türkiye’deki yaşlı nüfusunun toplam nüfusun %20’sini oluşturacağı tahmin edilmektedir. Nitekim 2019 yılında yayınlanan Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması raporunda Türkiye’de 65 yaş ve üzerindeki bireylerin nüfusun %10’unu oluşturduğu bildirilmektedir. Nüfusun hızla yaşlanmasının Türkiye’deki bireylerin ve dolayısıyla ailenin sağlığına, aile hayatına, çevreye, sosyal hayata, ekonomiye ve kültürel faaliyetlere kadar toplumun hemen hemen her yönünü etkilediği ve gelecekte bu etkilerin katlanarak devam edeceği düşünülmektedir.
Yaşlanan toplum nüfusu konusuna dikkat çekmek ve yaşlıların sağlığı konusunda farkındalık oluşturmak için Dünya üzerinde her yıl 18–24 Mart tarihleri arası “Yaşlılara Saygı Haftası” olarak anılmaktadır.
Hemşireler olarak önceliğimiz, yaşlılarımızın kimseye ihtiyaç duymadan öz bakımlarını gerçekleştirebilecek kadar sağlıklı olmalarıdır. Halk sağlığı hemşireliği ve yaşlı bakım hemşireliği gibi hemşireliğin bu konudaki uzmanlık alanları bakım vermenin yanında yaşlıların bakımını güçlendirecek araştırmalar da yapmaktadır. Yaşlılık tüm bireyler için gelişi engellenemez bir durumdur. Bu dönemde fiziksel, ruhsal ve mental iyilik halinin sürdürülebilmesi, bağımsız olarak günlük yaşam aktivitelerinin yerine getirilebilmesi ve yaşam kalitesinin korunup geliştirilebilmesi adına sağlıklı yaşlanma büyük önem taşımaktadır.
Her günün yaşlılığa doğru attığımız bir adım olduğunu unutmayalım.
