Aynı bina içinde Tıphane ve Cerrahhane eğitimleri ayrı ayrı yapılmaya başlanıyor. Bu süreçte Tıp eğitimi Avrupa’da uygulandığı gibi dört yıl olarak belirlenmişti. 1839’da Tıbbiye Galatasaray’a taşınmış, yeni yerin açılışı 17 Şubat 1839’da Sultan II. Mahmut tarafından yapılmış, Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane adı ile Fransızca eğitim verilmiş, okulun adı diplomalarda “L’Ecole Adliyée Impériale de Médecine” şeklinde yazılmaya başlanmıştır. 1843 yılında 67 kişi ilk mezunlar arasında yer almış, ilk diplomalı tıp doktoru Salih Efendi olmuştur. 1848 yılında dört tıp doktoru Viyana Tıp Yeterlilik Sınavını kazanmıştır. 1849 yılında “Vekayi-i Tıbbiye” adı ile ilk Tıp Dergisi çıkarılmıştır.
Türkçe eğitim 30 Ekim 1870’de Sultan Abdülaziz zamanında Mekteb-i Tıbbiye-i Mülkiye’de başlamıştır. Sürekli olarak yer değiştiren Tıp Fakültesi, II. Abdülhamit tarafından 1894 yılında inşaatı başlatılan Haydarpaşa Tıbbiye Binası bittiğinde, 1903 yılında önce Askeri Tıbbiye, 1909 yılında da Sivil Tıbbiye buraya taşınmış, iki Tıbbiye birleşince Darülfünun Tıp Fakültesi adını almış, ilk Dekanlığına Cerrahî Kliniği Muallimi Cemil (Topuzlu) Paşa getirilmiştir. 1912 Trablusgarp ve Balkan savaşları sürecinde eğitime 6 ay ara verilmiştir. 1914’de Birinci Dünya Savaşı başlayınca eğitime yine ara verilmiş, çalışkan ve başarılı olan öğrenciler Kafkas Cephesine katılmıştır. 3 Kasım 1914’de Çanakkale Cephesine 765 öğrenci gönüllü olarak katılmıştır.
30 Ekim 1918’de yapılan Mondros Mütarekesi sonucu, 13 Kasım 1918 de 465 yıllık payitaht İngilizler tarafından işgal edilmiştir. Aynı gün Adana’dan İstanbul’a dönen ve Haydarpaşa Garında karşılanan Mustafa Kemal Paşa, bu gemilerin buraya gelmemesi için Çanakkale’de verilen savaşları, akıtılan kanları, yitirilen canları hatırladı; boğazda yer alan ve Dolmabahçe Sarayı önünde demirleyip, toplarını da yüz yıllardır hükümran devletin hükümdarlık sarayına çevirmiş olan işgal kuvvetleri gemilerini görünce “Kartal” istimbotunda yanında olan Yaveri Cevat Abbas ve Tıbbiyeli Rasim Ferit’in gözlerindeki üzüntüye, öfkeli, aynı zamanda azimli bir sesle: “Geldikleri gibi giderler” sözü ile yanıt vermiştir. 3 Şubat 1919 günü Haydarpaşa Tıbbiye Binasına gelen işgal kuvvetleri komutanı, Dekan Akil Muhtar Paşa’ya binayı kendi hizmetleri için kullanacaklarını ve boşaltılmasını söylemiştir. Her dönemde öncü ve her zorlukta özveriden kaçınmayan Tıbbiyeli Ruhu, bu işgale ve bina üzerinde yer alan Türk Bayrağı’nın indirilmesi istemine, binanın tümü ile işgal kuvvetlerine verilmesine karşı çıkmıştır. Alt katlarda işgal kuvvetleri, üst katlarda Türk Bayrağı altında tıp eğitimine devam edilmiş, işgal atındaki İstanbul’da toplantıların yasak olduğu günlerde, Tıbbiyeli öğrenci Hikmet (Boran) öncülüğünde, Sırrı, Kazım, İsmail, Yusuf, Müfit, Dekan Akil Muhtar Paşa’nın da desteği ile, 14 Mart gününün özel olduğu gerekçesi ile işgal kuvvetleri komutanlığından etkinlik izni almıştır. 14 MART 1919 günü, Dr. Fevzi Paşa, Dr. Besim Ömer Paşa, Dr. Akil Muhtar Paşa, öğrenciler, İngiliz işgal kuvvetleri temsilcilerin de katıldığı etkinlik sırasında Haydarpaşa Darülfünun Tıp Fakültesi Binasının saat kuleleri arasına Tıbbiyeli Hikmet’in örgütlemesi ile İstanbul’un her yerinden görülen TÜRK BAYRAĞI asılmış, İngilizler şoke olmuştur. 14 MART şahadetler, yokluğa, sefalete, esarete karşı çıkıştır. “Sömürgecilere Karşı Bağımsızlık Bayrağı Açan Tıp Görevlilerinin” Bayramı olarak kutlanmış, kutlanmaya devam edilmiş ve edilecektir. Bayramımız kutlu olsun.