24-30 Nisan tarihleri arasında kutlanan Dünya Aşı Haftası, bağışıklamanın bireysel ve toplumsal sağlık açısından taşıdığı yaşamsal önemi bir kez daha gündeme getiriyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) öncülüğünde düzenlenen bu farkındalık haftası, aşı ile önlenebilir hastalıkların kontrol altına alınması ve aşıya erişimde eşitliğin sağlanması amacıyla her yıl küresel ölçekte çeşitli etkinliklerle destekleniyor.
Aşılama, tıbbın en etkili ve maliyet açısından en uygun halk sağlığı müdahalelerinden biri olarak kabul edilmektedir. Yapılan bilimsel araştırmalar, çocukluk çağı aşılamalarının yılda yaklaşık 4 milyon ölümü engellediğini ortaya koymaktadır. Bununla birlikte, COVID-19 pandemisi sırasında kesintiye uğrayan rutin aşı programları, dünya genelinde milyonlarca çocuğun bulaşıcı hastalıklara karşı korumasız kalmasına neden olmuştur. Bu durum, aşılamanın sürdürülebilirliği ve yaygınlaştırılması konusundaki çabaların önemini bir kez daha gözler önüne sermektedir.
Uzmanlar, aşı karşıtlığına dayalı bilgi kirliliğinin hem birey hem toplum sağlığı açısından ciddi riskler oluşturduğunu vurgulamaktadır. Özellikle sosyal medya platformlarında yayılan bilim dışı iddialar, halkın aşıya olan güvenini zedelemekte ve bulaşıcı hastalıkların yeniden yükselişe geçmesine zemin hazırlamaktadır. Bu bağlamda, hemşireler ve diğer sağlık çalışanları, bireyleri doğru kaynaklarla bilgilendirme ve yönlendirme noktasında kilit rol oynamaktadır.
Aşı Haftası kapsamında ülke genelinde sağlık kuruluşlarında bilgilendirme seminerleri, eğitim kampanyaları ve mobil aşı uygulamaları gerçekleştirilmektedir. Toplumun tüm bireylerinin, özellikle çocukların, gebelerin, yaşlıların ve kronik hastalığı olan bireylerin düzenli aşı takvimine uygun şekilde aşılanması, halk sağlığı stratejisinin temel unsurlarındandır.
Unutulmamalıdır ki;
aşılar sadece bireyi değil, tüm toplumu korur. Aşılama hizmetlerine erişimin artırılması, hastalık yükünün azaltılması ve sağlıklı nesillerin inşası için Aşı Haftası, bir bilinçlenme ve eylem çağrısıdır.
