Dünya Otizm Farkındalık Günü, Birleşmiş Milletler üyesi ülkeler tarafından her yıl 2 Nisan'da kutlanır. Bu özel gün, dünya genelindeki otizm spektrum bozukluğu olan bireyler hakkında farkındalık oluşturmak ve bu alandaki toplumsal bilinci artırmak amacıyla belirlenmiştir.
Otizm spektrum bozukluğunun tarihi, 18. yüzyıla kadar uzanırken, "otizm" terimi ilk kez 1911 yılında İsviçreli psikiyatrist Eugen Bleuler tarafından kullanılmaya başlanmıştır. Bleuler, "otistik" kelimesini, dış dünyadan soyutlanmış ve çevresiyle ilgilenmeyen bireyleri tanımlamak için, Yunanca "otos" (öz, kendi) kelimesinden türetmiştir. II. Dünya Savaşı sırasında, Leo Kanner ve Hans Asperger, birbirlerinden bağımsız olarak otizm üzerine çalışmalar yapmışlardır. Kanner, otizmli çocukları gözlemleyerek, onların olağanüstü yeteneklere sahip olduğunu ancak aynı zamanda ciddi öğrenme zorlukları yaşadığını belirtmiştir. Bu çocukların içe kapanık davranışları, toplumda yanlış anlamalara ve tedavi yaklaşımlarının gelişmesine yol açmıştır. Ancak, zamanla özel eğitimin, otizmli bireylerin yaşam kalitesini artırmada etkili olduğu anlaşılmıştır. Bu süreç, otizmle ilgili farkındalığın artmasına ve daha olumlu tedavi yöntemlerinin ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır.
Öte yandan otizmle ilgili toplumsal farkındalığı artırmak ve otizmli bireylerin yaşam kalitesini iyileştirmek için çeşitli öneriler bulunmaktadır.
Bunlardan bazıları;
-
Eğitim ve Destek Programları
-
Toplumda Farkındalık Oluşturma
-
Aile Destek Hizmetleri
-
Erişilebilirlik ve İletişim
-
Duyusal Hassasiyetlere Saygı
-
İstihdam Fırsatları
-
Toplum Destekli Projeler
-
Araştırma ve Bilimsel Çalışmalar
Otizmi kabul etmenin en iyi yolu, otizmli bireyleri dinlemek ve onlardan öğrenmektir. Son dönemde ise farkındalığın rengi maviden, kabullenmenin rengi kırmızıya geçilmiştir. 2 Nisan’da otizme kırmızı ışık yakarak otizmli bireyleri hayatın her alanında kabul etmeye davet edilmektedir.
