İklim değişikliğinin yalnızca çevresel değil, aynı zamanda toplum sağlığını derinden etkileyen bir faktör olduğu son yıllarda yapılan araştırmalarla daha net biçimde ortaya kondu. Hava sıcaklıklarındaki artış, hava kirliliği, su kaynaklarının azalması, aşırı hava olayları ve vektörlerle bulaşan hastalıklar gibi unsurlar; solunum, kalp-damar, sinir sistemi ve kas-iskelet sistemi rahatsızlıklarının sıklığını artırabiliyor.
Bakanlığın açıklamasına göre, iklim değişikliğine bağlı sağlık etkilerinin sistematik biçimde izlenebilmesi için öncelikle bu durumlardan etkilenen hastalıkların tanımlanacağı bir “iklime duyarlı hastalıklar listesi” oluşturulacak. Bu liste sayesinde, sağlık kuruluşlarında toplanan veriler analiz edilerek riskli bölgeler belirlenecek ve erken uyarı mekanizmaları devreye sokulacak.
Hazırlanacak eylem planı kapsamında, “İklim Değişikliği ve Sağlık Bilimsel Danışma Kurulu” kurulacak. Bu kurul, iklim değişikliğine bağlı sağlık tehditlerini bilimsel temelde değerlendirecek, ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği içinde stratejik öneriler geliştirecek. Ayrıca, birinci basamak sağlık hizmetlerinde görev yapan personelin bu konuda eğitimlerle desteklenmesi, iklime duyarlı hastalıkların erken tanı ve takibinin güçlendirilmesi planlanıyor.
Bakanlık, toplumun bilgilendirilmesi ve farkındalığın artırılması için sağlıklı beslenme, fiziksel aktivite, hijyen ve yaşam biçimi konularında çeşitli eğitim programları düzenleyecek. Özellikle çocuklar, yaşlılar, kronik hastalığı olan bireyler ve açık alanda çalışanlar gibi iklim değişikliğine karşı savunmasız gruplar öncelikli hedef kitle olarak belirlendi.
AA haberinde yer alan bilgilere göre, Türkiye genelinde yapılacak bu çalışmalar, iklim değişikliğine uyum sürecinde sağlık sektörünün kapasitesini güçlendirmeyi amaçlıyor. Hedef, çevresel faktörlerin neden olduğu sağlık sorunlarını azaltmak, toplum sağlığını korumak ve sağlık sistemini geleceğe hazırlamak.
👉 Haberin orijinaline Anadolu Ajansı sitesinden ulaşabilirsiniz.
İklim değişikliğinin insan sağlığı üzerindeki etkileri yalnızca bulaşıcı hastalıklarla sınırlı değildir. Sıcaklık dalgaları, nem oranındaki değişiklikler, hava kalitesinin bozulması ve çevresel stres faktörleri, kas-iskelet sistemi hastalıklarının seyrini de doğrudan etkileyebilmektedir.
Örneğin, sıcak ve nemli hava koşulları kas krampları, eklem ağrıları ve dolaşım bozukluklarını artırabilir. Soğuk hava ise romatizmal rahatsızlıkların belirtilerini şiddetlendirebilir. Ayrıca, iklim değişikliğine bağlı olarak artan hareketsizlik, kronik hastalıkların (obezite, diyabet, kardiyovasküler hastalıklar) yaygınlaşmasına yol açmakta; bu durum da fizyoterapi ve rehabilitasyon hizmetlerine olan ihtiyacı artırmaktadır.
İstanbul Gelişim Üniversitesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü olarak, bu gelişmeleri yalnızca bir sağlık gündemi değil, aynı zamanda mesleki sorumluluk alanı olarak değerlendiriyoruz.
İklim değişikliğine bağlı sağlık risklerinin azaltılmasında fizyoterapistlerin rolü büyüktür.
Egzersiz programları, solunum fizyoterapisi uygulamaları, ergonomi eğitimi, toplumsal farkındalık etkinlikleri ve kronik hastalık yönetimi gibi alanlarda fizyoterapistler aktif katkı sağlayabilir.
Bölümümüz akademik kadrosu, iklim değişikliğiyle ilişkili sağlık sorunlarına karşı dayanıklı toplumlar oluşturulmasına katkı sağlayacak araştırmalar yürütmekte ve öğrencilerimizi bu bilinçle yetiştirmektedir. Ayrıca topluma yönelik seminerler ve eğitimlerle, çevresel faktörlerin insan hareket sistemi üzerindeki etkilerine dikkat çekilmesi hedeflenmektedir.
İklim değişikliğine uyum ve halk sağlığının korunması sürecinde, farklı disiplinlerin işbirliği esastır. Fizyoterapi ve rehabilitasyon alanı, bireyin hareket kapasitesini korumak ve yaşam kalitesini yükseltmek amacıyla bu çok disiplinli yaklaşıma önemli katkı sunmaktadır.
