Her yıl olduğu gibi bu yıl da 1–31 Ekim tarihleri arasında “Meme Kanseri Bilinçlendirme Ayı” kapsamında, toplumda erken tanı, farkındalık ve tedavi süreçlerine dikkat çekilmesi hedeflenmektedir. İstanbul Gelişim Üniversitesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon (FTR) Bölümü olarak, yalnızca hastalığın önlenmesi değil, aynı zamanda tedavi sonrası sürecin en önemli bileşenlerinden biri olan fizyoterapi ve rehabilitasyonun önemini vurgulamak istiyoruz.
Meme kanseri, kadınlarda en sık görülen kanser türlerinden biridir ve erken teşhis edildiğinde tedavi başarısı oranı oldukça yüksektir. Ancak tedavi süreci kadar, tedavi sonrasında bireyin yaşam kalitesinin yeniden kazanılması da büyük önem taşır. İşte bu noktada, fizyoterapistler ve rehabilitasyon uygulamaları devreye girer.
Meme kanserinde en etkili mücadele yöntemi, erken tanıdır. Düzenli meme muayeneleri, mamografi taramaları ve farkındalık, hastalığın erken evrede saptanmasını sağlar. Erken tanı yalnızca yaşam süresini uzatmakla kalmaz, tedavi sürecini daha az travmatik hale getirir.
Türkiye’de 40–69 yaş arası kadınların iki yılda bir mamografi taramasından geçmeleri önerilmektedir. Bunun yanında bireylerin 20 yaşından itibaren kendi kendine meme muayenesi yapması ve olası değişiklikleri erken fark etmesi hayati önemdedir.
Meme kanseri tedavisinde cerrahi müdahale, kemoterapi, radyoterapi ve hormon tedavisi gibi yöntemler uygulanır. Bu süreç, hastaların fiziksel ve psikolojik açıdan zorlu bir dönem geçirmesine neden olabilir.
Cerrahi işlemler sonrasında ağrı, hareket kısıtlılığı, postür bozuklukları ve özellikle lenfödem (lenf sıvısının birikmesiyle oluşan şişlik) gibi komplikasyonlar sıkça görülmektedir. Bu komplikasyonlar yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda duygusal ve sosyal yaşamı da etkileyebilir.
Meme kanseri tedavisi sonrasında fizyoterapi, bireyin yeniden sağlıklı bir yaşam sürdürmesinde kilit bir role sahiptir.
Fizyoterapi uygulamaları şu alanlarda önemli katkılar sağlar:
Lenfödem Yönetimi: Manuel lenf drenajı, kompresyon bandajları ve egzersiz programlarıyla lenfödemin kontrol altına alınması sağlanır.
Omuz ve Kol Hareketliliğinin Geliştirilmesi: Cerrahi sonrası oluşan hareket kısıtlılığına yönelik egzersizlerle eklem açıklığı ve kas kuvveti artırılır.
Postüral Düzeltme ve Kas Dengesinin Sağlanması: Meme dokusundaki değişikliklere bağlı gelişen postür bozuklukları rehabilitasyon programlarıyla giderilir.
Ağrı Yönetimi: Fizyoterapistler, manuel terapi ve egzersiz teknikleriyle ağrının azaltılmasına katkı sunar.
Psikososyal Destek: Egzersiz ve hareketin motivasyonu artırıcı etkisi sayesinde bireylerin psikolojik iyileşme süreci desteklenir.
Bu yönüyle, fizyoterapistler yalnızca fiziksel iyileşme değil, bütüncül bir rehabilitasyon yaklaşımı sunar.
İGÜ Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü olarak, öğrencilerimizin ve mezunlarımızın bu farkındalık döneminde topluma öncülük etmesini teşvik ediyoruz. Meme kanseri geçiren bireylerin yaşam kalitesini artırmak, fonksiyonel bağımsızlıklarını yeniden kazandırmak ve uzun dönem komplikasyonları önlemek, fizyoterapistlerin temel mesleki sorumlulukları arasındadır.
Bu bilinçle yetişen her FTR öğrencisi, sağlık sisteminin ayrılmaz bir parçası olarak, hem koruyucu hem de iyileştirici sağlık hizmetlerinde aktif rol üstlenmektedir.
Meme kanseriyle mücadele yalnızca bir ayla sınırlı olmamalıdır; yılın her günü farkındalık, erken teşhis ve tedavi sonrasında yaşam kalitesini destekleyen uygulamalarla devam etmelidir.
İstanbul Gelişim Üniversitesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü olarak, toplum sağlığına katkı sunmak, öğrencilerimizi bilinçlendirmek ve her bireyin yaşamına dokunacak farkındalık çalışmaları yürütmek en temel hedefimizdir.
Unutmayalım: Erken tanı hayat kurtarır, fizyoterapi yaşam kalitesini artırır.