Sağlık Bilimleri Fakültesi - sbf@gelisim.edu.tr

Fizyoterapi ve Rehabilitasyon (İngilizce)








 Fizyoterapi ve Rehabilitasyon


Fizyoterapi ve Rehabilitasyon


Fizyoterapistler, hekim tarafından tanısı konulan hastaların fizyoterapi ve rehabilitasyon programlarını planlayan ve uygulayan, sağlıklı kişilerde egzersiz ve rehabilitasyon programları ile fiziksel uyumu artırarak hastalık ve yaralanmaları önleyen, 4 yıllık lisans eğitimini tamamlayan profesyonel sağlık çalışanlarıdır. Fizyoterapinin, tıbbın pek çok alanına uygulanabilen bir bilim olması nedeniyle, fizyoterapistler; nöroloji, nöroşirurji, ortopedi, genel cerrahi, pediatri, kardiyoloji, kardiyovasküler cerrahi, romatoloji, kadın hastalıkları ve doğum ve spor bilimleri dallarında hasta tedavisi yapabilir. Eğer isterlerse belli bir alana yönelik çalışarak o alanda uzmanlaşabilir sadece o hasta gruplarıyla da çalışabilirler. Farklı meslek grupları ve tıbbın farklı branşları ile birlikte çalışması fizyoterapistlere istedikleri alana yönelme ve çalışma alanlarını çeşitlendirme fırsatı sunar.

Mezunların Çalışma Alanları
  • Yataklı Tedavi Merkezleri (Üniversite, Kamu ve Özel Hastaneler)
  • Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezleri
  • Spor Kulüpleri
  • Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezleri
  • Üniversiteler, Araştırma Enstitüleri
  • Kaplıca Merkezleri
  • Ağrı Merkezleri
  • Belediyeler
  • Amaca Yönelik Özel Klinikler, Tıp Merkezleri
Mesleğin Tarihçesi

Fizyoterapistlik mesleğinin temelleri oldukça eskiye dayanır. M.Ö. 460’lı yıllarda, önce Hipokrat, daha sonra Galen, masaj, manuel terapi teknikleri ve hidroterapiyi hastaların tedavisi için ilk uygulayan kişiler olarak tarihe geçmişlerdir. 18. yüzyılda ortopedi biliminin gelişmesinden sonra, eklemlerin sistematik egzersizlerinde kullanılmak üzere Avrupa’da başta İsveç, Norveç, Hollanda ve Almanya gibi ülkelerde sağlığı artırmak amacıyla tıbbi masaj ve bazı jimnastik hareketleri kullanılmaya başlanmıştır.
En önemli ilerleme ise 19. Yüzyılda başlamıştır. 19 yüzyılın başında, Amerika Birleşik Devletleri’nde başlayan Poliomyelit (çocuk felci) epidemisi sonucu Amerika’lı ortopedistlerin, fiziksel yetersizliği olan poliomyelitli çocukları tedavi etmeye başlamaları, fizyoterapistlik mesleğinin gelişiminde büyük bir çığır açmıştır. 2.Dünya Savaşı’ndan dönen yaralı askerlerin rehabilitasyon süreçleriyle de mesleğin gelişimi hız kazanmıştır.
1980’lerde WCPT (Dünya Fizyoterapi Konfederasyonu) Afrika dahil tüm ülkelerde fizyoterapi lisans eğitim programının üniversitelerde en az 4 yıl süre ile verilmesini ve bağımsız olarak onaylanıp akredite edilmesini önermiştir.
Türkiye’de fizyoterapistlik mesleğinin temeli, ilk kez onursal rektör Prof. Dr. İhsan Doğramacı tarafından Hacettepe Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon yüksekokulunun 1961 yılında kurulmasıyla atılmıştır. O günlerden bugünlere çalışma alanları çeşitlenmiş, branşlara yönelik çalışmalar arttıkça fizyoterapist ihtiyacı da artmıştır.

Fizyoterapistlik Mesleğinin Gerektirdiği Özellikler

Her meslek gibi fizyoterapistlik mesleğinin de görev ve sorumluluklarını yerine getirebilmek başarılı bir fizyoterapist olabilmek de için bazı kişisel özelliklere sahip olmak gerek.
Fizyoterapist olmak isteyenlerin;
- Fen bilimlerine, özellikle biyoloji ve fiziğe ilgili ve bu alanlarda başarılı olmak,
- Göz ve ellerini uyumlu kullanabilmek,
- El ve parmak becerileri gelişmiş olmak,
- Başkalarını anlayabilen ve onlara yardım etmekten hoşlanmak,
- Sabırlı, sevecen, dikkatli ve sorumluluk sahibi olmak gibi özelliklere sahip olması gerekir.
Bunların bazıları meslekte tecrübe ile geliştirilebilir ancak bu mesleği tercih etmeden önce insanlara yardım etmeyi, insanlarla sabırlı ve iyi iletişim kurmayı sevmek sahip olunması gereken en önemli özelliktir.