Kampanyanın Amacı: Farkındalık ve Önleme
10 Mayıs - 4 Temmuz 2025 tarihleri arasında sürdürülen kampanyanın temel amacı, bireylerde kilo farkındalığını artırmak ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarını teşvik etmekti. Kampanya boyunca sağlık kuruluşlarında yapılan ölçümler sonucunda vatandaşların mevcut sağlık durumları hakkında bilgi sahibi olmaları sağlandı. Bu yaklaşım, erken dönemde risk gruplarının belirlenmesi ve yönlendirilmesi açısından da önemli bir adım olarak değerlendirildi.
Türkiye’nin Kilo Dağılımı Netleşti
Kampanyaya katılan bireylerin yaklaşık yüzde 6’sı zayıf, yüzde 33’ü normal kilolu, yüzde 35’i fazla kilolu ve yüzde 26’sı obez olarak belirlendi. Ölçümler, erkek bireylerin genellikle fazla kilolu kategorisinde yer aldığını, kadın bireylerde ise obezite oranlarının daha yüksek olduğunu ortaya koydu. Elde edilen bu veriler, toplum genelinde kilo ile ilgili risklerin oldukça yaygın olduğunu ve cinsiyete göre dağılımın da farklılık gösterdiğini gösterdi.
Rekor Katılım Sekizinci Haftada Gerçekleşti
Kampanyanın son haftası olan 28 Haziran - 4 Temmuz 2025 tarihleri arasında şimdiye kadarki en yoğun katılım gerçekleşti. Bu süreçte 650 bin 510 erkek ve 763 bin 222 kadın olmak üzere toplam 1 milyon 413 bin 732 kişinin ölçümü yapıldı. Son haftadaki bu yoğunluk, kampanyaya yönelik kamu ilgisinin arttığını ve sağlık farkındalığının daha geniş kesimlere ulaştığını ortaya koydu.
Danışmanlık Hizmeti ile Destek Süreci Başladı
Vücut kitle indeksi hesaplamalarına göre fazla kilolu veya obez grubunda yer alan toplam 860 bin 262 kişi, birinci basamak sağlık kuruluşlarına yönlendirilerek ücretsiz beslenme ve fiziksel aktivite danışmanlığı almaya başladı. Danışmanlık hizmetine yönlendirilen bireylerin 466 bin 921’ini kadınlar, 393 bin 341’ini ise erkekler oluşturdu. Bu hizmetler, kişisel tercihe dayalı olarak sunulmakta olup bireylerin sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanmalarını, fiziksel aktivitelerini artırmalarını ve yaşam tarzlarını gözden geçirmelerini desteklemeyi hedefliyor.
Fizyoterapi Açısından Kilonun Önemi
Fazla kilo ve obezite, yalnızca metabolik hastalıklar açısından değil, kas-iskelet sistemi sağlığı bakımından da önemli riskler barındırmaktadır. Aşırı kilo, özellikle omurga ve alt ekstremite eklemlerinde ağrı, hareket kısıtlılığı ve fonksiyon kaybına neden olabilmektedir. Bu nedenle fizyoterapistler açısından obeziteyle mücadele yalnızca kilo verme değil, aynı zamanda hareket sağlığının korunması açısından da önemlidir. Fizyoterapi yaklaşımları, bireylerin fiziksel uygunluğunu artırmak ve yaşam kalitesini yükseltmek adına kampanya verileriyle birlikte değerlendirilmelidir.
Toplum Sağlığı İçin Güçlü Bir Adım
Sağlık Bakanlığı’nın bu geniş kapsamlı çalışması, obeziteyle mücadelede hem bireysel hem de kamusal düzeyde atılan önemli bir adım olarak kayda geçti. Fizyoterapi ve rehabilitasyon alanında çalışan uzmanlar için bu veriler, sahada uygulanacak koruyucu ve önleyici stratejiler açısından yol gösterici niteliktedir. Sağlıklı bir toplum yapısının inşası için bu gibi kampanyaların sürekliliği büyük önem taşımaktadır.
