Sağlık Bilimleri Fakültesi - sbf@gelisim.edu.tr
Memnuniyet ve Önerileriniz için   İGÜMER
 Sağlık Bilimleri Fakültesi - sbf@gelisim.edu.tr

Ergoterapi








 Rett Sendromu ve Ergoterapi Müdahalelerinin Önemi: Kanıt Temelli Bir Bakış


Rett sendromu, çoğunlukla kız çocuklarında görülen ve yaşam boyu süren nadir bir nörogelişimsel bozukluktur. Genetik düzeyde MECP2 genindeki mutasyonlarla ilişkilendirilen bu sendrom, ilk kez 1966’da Andreas Rett tarafından tanımlanmıştır. Normal gelişim sürecinde ilerleyen çocuklarda, 6–18. aylar arasında motor becerilerde yavaşlama, el becerilerinin kaybı, tekrarlayıcı el hareketleri, iletişim güçlükleri ve denge bozuklukları ortaya çıkmaktadır. Bu tablo, hem çocuk hem de aile açısından günlük yaşamı önemli ölçüde etkilemektedir.


Günümüzde Rett sendromunun kesin bir tedavisi bulunmamaktadır. Ancak multidisipliner rehabilitasyon yaklaşımları ile bireylerin yaşam kalitesinde anlamlı iyileşmeler sağlanabilmektedir. Bu yaklaşımlar içinde ergoterapi, bireyin günlük yaşam aktivitelerine katılımını desteklemesi bakımından öne çıkmaktadır.

Ergoterapi uygulamaları, çocukların öz bakım, yemek yeme, giyinme ve hijyen gibi temel aktivitelerde mümkün olan en bağımsız düzeye ulaşmalarını hedefler. Motor becerileri destekleyen egzersizler, kas tonusunu düzenlemeye ve dengeyi geliştirmeye yönelik aktiviteler tedavi sürecinin önemli parçalarıdır. Bununla birlikte ergoterapistler, Rett sendromlu bireylerde sık görülen duyusal hassasiyetleri düzenlemek amacıyla duyusal bütünleme yaklaşımlarını da uygular. Bu tür müdahaleler, çocuğun çevresiyle daha uyumlu etkileşim kurmasına yardımcı olur.

Oyun ve eğitim ortamına katılım da ergoterapinin odaklandığı bir diğer alandır. Oyun temelli aktiviteler, çocukların hem el-göz koordinasyonunu hem de sosyal iletişim becerilerini güçlendirmektedir. Eğitim süreçlerinde ise adaptif araçlar, uygun oturma pozisyonları ve çevresel düzenlemeler sayesinde öğrenmeye aktif katılım sağlanmaktadır.

Ergoterapi yalnızca bireye değil, aynı zamanda aileye ve çevreye yönelik destekleri de içerir. Ailelere günlük yaşamı kolaylaştıracak yöntemler öğretilirken, ev ve okul ortamlarında erişilebilirlik ve güvenliği artıracak düzenlemeler yapılmaktadır. Böylece çocuğun bağımsızlık düzeyi yükselirken, aile üzerindeki bakım yükü de azalmaktadır.

Son yıllarda yapılan çalışmalar, erken dönemde başlayan ergoterapi müdahalelerinin Rett sendromlu çocukların işlevselliğini koruduğunu, sosyal katılımını artırdığını ve ikincil sağlık sorunlarını önlemede önemli rol oynadığını göstermektedir. Bu nedenle ergoterapinin, Rett sendromunun yönetiminde temel bir müdahale alanı olarak ele alınması gerekmektedir.