Ergoterapi, bireyin “yapmak istediği veya yapması gereken” aktiviteleri sürdürebilmesini destekleyen bir rehabilitasyon alanıdır. Parkinson hastalarında amaç; sadece fiziksel fonksiyonları geliştirmek değil, aynı zamanda kişinin bağımsızlığını, öz güvenini ve toplumsal katılımını korumaktır.
Bu kapsamda ergoterapistler, her hastaya özgü bir terapi planı oluşturarak günlük yaşam aktiviteleri (giyinme, yemek hazırlama, kişisel bakım) üzerinde çalışır. El-göz koordinasyonu, ince motor beceriler, denge, enerji yönetimi ve dikkat sürekliliği gibi alanlarda yapılan uygulamalarla hastaların fonksiyonel performansı artırılır.
Parkinson hastalarında düşme ve yaralanma riski sık görülür. Bu nedenle ergoterapistler, hastaların yaşadığı ortamı değerlendirerek güvenliği artırıcı düzenlemeler yapar.
Ev ortamında kaymaz paspaslar, tutunma barları, ergonomik mutfak gereçleri, yüksek kontrastlı renk düzenleri gibi basit ama etkili değişiklikler uygulanır. Bu sayede hem düşme riski azalır hem de hastaların günlük aktivitelerde kendine güveni artar.
Ergoterapi yalnızca fiziksel becerilere odaklanmaz; hastalığın getirdiği kaygı, stres, sosyal izolasyon ve depresyon gibi psikososyal etkilerle de çalışır. Grup etkinlikleri, hobi temelli aktiviteler, gevşeme egzersizleri ve zaman yönetimi çalışmalarıyla bireylerin duygusal dayanıklılığı güçlendirilir.
Bu sayede Parkinson hastaları, yaşamlarına yeniden anlam kazandırabilir, üretkenlik hissini koruyabilir ve hastalıkla mücadelede aktif rol üstlenebilir.
Konuyla ilgili görüş bildiren Dr. Öğr. Üyesi Ergoterapist Beyza Aslı Bilsel, Parkinson hastalığında ergoterapinin çok yönlü etkisine dikkat çekti:
“Ergoterapi, Parkinson hastalarında sadece hareket kabiliyetini değil; bireyin günlük yaşam içindeki anlamlı rollerini de korumayı hedefler. Kişinin fiziksel, bilişsel ve duygusal düzeyde aktif kalması, hastalığın ilerleyişine karşı güçlü bir koruma sağlar. Ergoterapi bu anlamda bütüncül bir yaklaşımdır; beden kadar ruhu da iyileştirir.”
Bilsel, erken dönemde başlanan ergoterapi müdahalelerinin, hastalığın ilerlemesiyle ortaya çıkan fonksiyon kayıplarını yavaşlattığını ve bireylerin bağımsız yaşam becerilerini uzun süre koruyabildiğini vurguladı.
Dünya genelinde yapılan güncel araştırmalar, ergoterapi müdahalelerinin Parkinson hastalarında motor performansı artırdığını, günlük yaşam aktivitelerinde bağımsızlığı geliştirdiğini ve yaşam doyumunu yükselttiğini ortaya koyuyor.
Özellikle aktivite temelli müdahaleler, bireyin aktif katılımını teşvik ederek nöroplastisiteyi destekliyor; bu da beynin yeni bağlantılar kurmasına ve hareket kontrolünün güçlenmesine yardımcı oluyor.
Parkinson hastalığı, yaşamın temposunu yavaşlatsa da ergoterapi sayesinde anlamlı aktivitelerden kopmadan, üretken ve dengeli bir yaşam sürmek mümkün.
Ergoterapi, bireyin sadece hastalığıyla değil, yaşamla yeniden ilişki kurmasına aracılık eden, umut verici bir destek süreci olarak öne çıkıyor.