Kas-iskelet sistemi hastalıkları günümüzde hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde en sık karşılaşılan sağlık sorunları arasında yer almaktadır. Bel ve boyun ağrıları, eklem rahatsızlıkları, romatizmal hastalıklar, osteoartrit ve osteoporoz gibi durumlar yalnızca bireylerin günlük yaşamını kısıtlamakla kalmaz, aynı zamanda önemli sosyal ve ekonomik sonuçlar doğurur. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, kas-iskelet sistemi hastalıkları engellilik ve uzun süreli iş göremezliğin başlıca nedenlerinden biridir.
Bu noktada ergoterapi devreye girer. Ergoterapi, bireylerin daha bağımsız, üretken ve anlamlı bir yaşam sürmesini hedefleyen bütüncül bir sağlık disiplinidir. Kas-iskelet sistemi hastalıklarında yalnızca fiziksel iyileşmeye odaklanmaz, aynı zamanda bireyin toplumsal yaşama yeniden katılımını da amaçlar.
Kas-iskelet sistemi sorunları, günlük rutinlerden iş yaşamına kadar birçok alanda ciddi kısıtlamalara yol açabilir. Ağrı, hareket kısıtlılığı ve yorgunluk; giyinme, yemek yeme, ev işleri yapma ya da sosyal etkinliklere katılma gibi basit aktiviteleri bile zorlaştırır. Bu durum bireyleri yalnızlığa itebilir ve sosyal bağlarını zayıflatabilir. Ergoterapistler bu noktada kişiye özel programlar geliştirir, günlük aktiviteleri daha kolay ve güvenli hale getirecek yöntemler öğretir, yardımcı teknolojiler önerir ve bireylerin toplumsal yaşama aktif bir şekilde katılmalarını destekler. Böylece kas-iskelet sistemi hastalığı olan bireyler yalnızca “hasta” kimliğiyle değil, toplumsal yaşamın bir parçası olarak varlıklarını sürdürebilir.
Dünya genelinde, Türkiye’de de olduğu gibi, iş gücü kaybının önemli bir bölümü kas-iskelet sistemi hastalıklarından kaynaklanmaktadır. Ofis çalışanları uzun süre bilgisayar başında oturmaktan, ağır işlerde çalışanlar yük kaldırmaktan, fabrika çalışanları ise tekrarlayıcı hareketlerden kaynaklı sorunlar yaşamaktadır. Ergoterapi bu noktada koruyucu ve önleyici bir rol üstlenir. İş yerlerinde ergonomik düzenlemeler yapılması, doğru duruş ve hareket tekniklerinin öğretilmesi, iş istasyonlarının kişisel özelliklere göre düzenlenmesi hem mevcut sorunları azaltır hem de yeni rahatsızlıkların ortaya çıkmasını önler. Bu sayede çalışanların sağlığı korunur, iş gücü kayıpları ve üretim kayıpları en aza indirilir.
Kas-iskelet sistemi hastalıklarının tedavi maliyetleri sağlık sistemleri için büyük bir yük oluşturmaktadır. Uzun süreli ilaç kullanımı, cerrahi girişimler, rehabilitasyon programları ve iş göremezlik ödemeleri hem bireyler hem de toplum için maliyetlidir. Ergoterapi, bağımsızlığı artırarak, bireyin iş yaşamına geri dönmesini kolaylaştırarak ve sağlık hizmetlerine olan bağımlılığı azaltarak bu yükü hafifletir. Ayrıca, kronik ağrı ve hareket kısıtlılığına bağlı olarak ortaya çıkan depresyon ve sosyal izolasyon gibi psikolojik sorunları azaltarak dolaylı yoldan da sağlık ekonomisine katkıda bulunur.
Kas-iskelet sistemi hastalıkları çoğu zaman bireyde özgüven kaybına ve çaresizlik duygusuna yol açar. Günlük aktiviteleri gerçekleştirememe düşüncesi bağımlılığı artırır. Ergoterapistler yalnızca fiziksel işlevleri geliştirmeye değil, aynı zamanda psikososyal iyileşmeye de odaklanır. Günlük yaşamı kolaylaştıracak yöntemler öğretmek, yardımcı cihazları tanıtmak ve bireyleri sosyal, kültürel ya da hobi amaçlı etkinliklere yeniden katmak, yaşam kalitesini artırır. Toplumsal düzeyde ise her bireyin aktif kalabilmesi sosyal dayanışmayı ve toplumsal bütünlüğü güçlendirir.
Uzmanlar, kas-iskelet sistemi hastalıklarının yalnızca tıbbi tedavi ile değil, çok yönlü ve disiplinler arası bir yaklaşımla ele alınması gerektiğini vurgulamaktadır. Tıp, fizyoterapi, ergoterapi, psikoloji ve sosyal hizmetin bir arada kullanıldığı programlar en etkili sonuçları verir. Ergoterapi bu bütüncül yaklaşımın merkezinde yer alarak bireyin yalnızlığa itilmesini önler ve topluma yeniden kazandırılmasını sağlar.
Kas-iskelet sistemi hastalıklarında ergoterapinin rolü bireysel faydaların ötesine geçmektedir. İş gücünü korumak, sağlık harcamalarını azaltmak, bireylerin bağımsızlığını artırmak ve toplumsal katılımı güçlendirmek ergoterapinin sağladığı geniş kapsamlı katkılardır. Dünyada yaşlanan nüfus ve artan kronik hastalık yükü dikkate alındığında, ergoterapinin kas-iskelet sağlığındaki toplumsal rolü geleceğin sağlık politikalarında daha da stratejik bir konuma taşınacaktır.