Düşünce, dış evrenin kişinin zihnine yansıması olarak tanımlanan ve insanı üstün kılan zihinsel bir süreçtir. Bazı araştırmalar beyni geliştirmenin en iyi yollarından birisinin düşünme olduğunu dile getirirken, İngiltere'de yapılan bir başka araştırma fazla düşünen insanların zayıf bir hafızaya sahip olduğunu ve bu kişilerin daha kolay depresyona girdiğini söylemektedir.
Peki nasıl düşünmek insan beynini geliştirir?
İnsan hem olumlu hem de olumsuz düşünceleriyle çevresindeki etmenlere istediği gibi yön verebilir. Düşünceler insan hayatında çok önemli bir yer tutar. Amerika’da tedavi süreci eş zamanlı başlayan ve tüm etkenlerin aynı olduğu bazı kanser hastalarında tedavinin ilerleyen aşamalarında diğerlerine kıyasla daha olumlu bir ilerleme olduğu gözlemlenmiştir. Sizce tüm etkenlerin aynı olduğu bu tedavi sürecinde farklı olan nedir? Yapılan tetkikler sonucunda asıl nedenin olumlu düşünmeye yönelik olduğu saptanmıştır. Varılan sonuçta düşünce gücü insan sağlığını olumlu ya da olumsuz yönde etkileyebilir. Bu konuda başka bir örnek verecek olursak; Norbekov İyileşme Enstitüsü kurucusu, bir çocuk bakımevindeki 3 yaşında bir kız çocuğuna hastalığının ne olduğunu sorduğunda, çocuk içinde birçok küp şekerin birbiri ardından yürüdüğünü dolayısıyla ebeveynlerinin onu görmeye gitmediğini, onları çok özlediğini bu nedenle de su dolu bir küvete girip ben şekerim diye bağırarak şekerin suda kaybolmasını beklediğini ve şekerden kurtulduğunu anlatır. Çocuk hayal gücünü kullanarak kendi kendine keşfettiği bu yöntemle sonsuza dek şeker hastalığından kurtulmuştur. Tedaviye başlandığında tedavinin iyileştirici gücüne inanılmalıdır. Aksi bir düşünceyle tedaviden olumlu sonuç almak pek de mümkün değildir.
Düşünme gücünün insan hayatındaki yeri nedir?
Düşünülen konunun, düşünme gücünden gelen enerjiyle çoğu kez karşımıza çıktığına tanıklık etmişizdir. Birçok insan bu durumun bir tesadüf olduğuna inanır. Düşünme gücünün önemini fark ettiğinde evrene gönderdiği enerjiyle alakalı olduğunu da anlayacaktır. Tüm bu söylemlerden yola çıkarak düşünme gücüne aslında her insanın sahip olduğu fakat kimsenin onun önemini fark etmediği anlaşılmaktadır.
Ergoterapi ve Düşünce Gücü arasındaki ilişki nasıldır?
Ergoterapide uygulanan terapiler genellikle insanın düşünce gücüyle ilgilenen iyileşme seanslarıdır. İnsanlar günlük hayatında düşünme gücünü kullanarak rutin işlerini yapar ve hayatını idame ettirir. Dikkat eksikliği olan bir çocuğun dikkatini geliştirmek için ona düşünce gücünü kullanmayla ilgili eğitim verilir. Ergoterapistin amacı, danışanının günlük yaşamda olabildiğince bağımsız olmasını desteklemek ve yaşamını kolaylaştırmaya yöneliktir. Bazı danışanlarda planlama, hafıza, düşünce yönetiminde istenilen performans gözlenememektedir. Böyle durumlarda danışanın bilişsel işlevlerinin iyileştirilmesine odaklanması amaçlanır.
Ergoterapistin ağrı kesici kullanımı üzerine etkisi nasıldır?
Herhangi bir yeri ağrıyan bireyin ilk aklına gelen ağrı kesiciye başvurmaktır. Bilinçsizce ağrı kesici alım oranının son zamanlarda arttığını da bu noktada belirtmemiz gerekmektedir. Bir ağrı kesici bağımlısına, kullandığı ilaca benzeyen bir şeker verildiğinde tüm ağrılarının geçtiğini söylemesini; her iki durumda da düşüncesinin aynı olması şeklinde açıklayabiliriz. Ağrı kesici içmeden veya ilaç kullanmadan ağrıyı kesmek etkili aktivite ve pozitif düşünme ile mümkündür. Ergoterapist danışanına, hasta olduğuna dair olumsuz düşüncelerden arınması gerektiği konusunda telkinlerde bulunarak ilaç bağımlılığından kurtulmasını amaçlamaktadır. Çünkü olumsuz düşüncelerin oranı arttıkça hastalıkların daha ciddi boyutlara ulaştığı gözlemlenmektedir.
Bireyin kendisine, yaşadıklarına ve çevresine dair düşünceleri; davranışlarının ve duygularının belirleyicisidir. Kısacası düşüncelerimiz hayatımızda çok önemli bir yer tutar. Bir düşünürün de dediği gibi; “Düşünlerimizin en iyi aynası, yaşamlarımızın akışıdır.
Beyza Nur Macık – Nur Erçavuş – Pelin Mercan – Yağmur Coşkun – Yasemin Arvas
( Ergoterapi 1.Sınıf Öğrencileri)