Sağlık Bilimleri Fakültesi - sbf@gelisim.edu.tr

Dil ve Konuşma Terapisi








 Dil ve Konuşma Terapisi Kulübü “Otizm Spektrum Bozukluğunda İlişki ve Etkileşimin Zamanlaması” Konulu Online Seminer Gerçekleştirdi


İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi (SBF) Dil ve Konuşma Terapisi Kulübü tarafından “Otizm Spektrum Bozukluğunda İlişki ve Etkileşimin Zamanlaması” konulu online seminer gerçekleştirildi.


Online seminere konuşmacı olarak Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Egemen Nakışçı davet edildi. Konuşmacı sözlerine başlamadan önce Dil ve Konuşma Terapisi Bölümü Öğr. Gör. Betül Özsoy Tanrıkulu, Nakışçı’ın özgeçmişinden kısaca bahsederek online semineri başlattı. Etkinlik Egemen Nakışçı’ın otizm spektrum bozukluğu hakkında verdiği faydalı bilgiler ile devam etti.

Uzm. Dkt. Egemen Nakışçı katılımcılara şu bilgileri aktardı:

“Ebeveynler ne istiyorlar? Ebeveynler çocuklarını getiriyorlar. Çünkü çocuklarının konuşmalarını istiyorlar. Asıl soru şu: Çocukların konuşmalarını mı yoksa iletişim kurmalarını mı istiyoruz? Dil ve konuşma terapistleri olarak biz, yalnızca çocukların sesleri ve ses öbeklerini üretebilmelerini, sözcükleri oluşturacak sesleri farklı biçim ve uzunluklarda birlikte dizebilmelerini ve o dile ait kodlamayı yapabilmelerini istememekteyiz. Otizm spektrum bozukluğunda hedefimiz nedir? Tabi ki iletişim. İletişim kurabilmek için; bilgi paylaşımı, iki yönlü alışveriş, karşısındakinin niyetini anlama niyeti olması, karşısındakine mesaj iletme isteği, karşısındakiyle uyum ve ahenk sağlayarak etkileşimi sürdürme isteği gerekmektedir. İletişim kurma yolları ise; bakışma, gülümseme, kıkırdama, ses çıkarma ve bedenini kullanma ile gerçekleşmektedir. Terapiye gelen bir çocuk ile iletişim kurabilmek için ilişki ve etkileşim olması gerekmektedir. Çocuk ile ilişki geliştirmenin ilk yolu, çocuğun sinyallerini okumaktır. Öncelikle çocuğu değerlendirmeye almaktayız. Çocuğun duyusal sistemi aşırı yüklü ve çocuk regüle değil ise; çocuk size bakmayabilir iletişim girişiminize yanıt vermeyebilir, nesneye odaklanabilir, tekrarlayıcı davranışlar gösterebilir, etkileşime girme çabanıza karşı koyuyor olabilir. Bu durumda çocuk ile etkileşime girilmemesi gerekmektedir. Her şeyden önce çocuğun ihtiyacı olan duyusal uyaranı deneyimlemesi sağlanmalıdır. Çocuk ile ilişki geliştirme stratejileri geliştirilmelidir. Çocuğun sizi tölere etmesini sağlamalısınız. Ardından çocuğun yaptıklarının yorumlanması ve çocuğa materyal ve yardım sunulması gerekmektedir. Çocukta tekrarlayıcı bir aktivite yok, bana bakıyor, seslerle ya da sözel olmayan ifadelerle iletişim kuruyor, iletişim girişimime yanıt veriyor ve yaptığım şeyle ilgileniyor. Bu durumda çocuk etkileşime hazır mıdır? Evet. Etkileşime geçme noktasında yapılacak ilk şey, çocuğu taklit etmektir. Artık yavaş yavaş etkileşimi ısıtmaya başlıyoruz. Çocuğu her 3 seferde taklit ettiğim zaman için 1 tane seçim yaptırıyorum. Bir diğeri ise temel yönerge takibidir. “Hadi sen de al arabayı yerine koy gibi.” Amaç artık çocuğun yavaş yavaş fikirleri takip etmesinin sağlanmasıdır. Her 3 tane temel yönerge takibi için sözel olmayan yanıt alıyoruz. Bu şekilde etkileşimden iletişime geçmiş oluyoruz. İletişime odaklanırken mutlaka etkileşim ve ilişkiyi de desteklediğimden emin olmam gerekir. Çünkü ilişki ve çift yönlü etkileşim yoksa bilgi paylaşımının gelmesi ihtimali çok daha zordur. Aslında iletişim etkileşimin bir parçası. Neden DIR Floortime? Çünkü gelişimseldir, ilşki, etkileşim ve iletişimi destekler, ‘bütün’ çocukla çalışır, iletişimi doğal olarak destekler. Regülasyon, bağlanma, çift yönlü iletişim ve sosyal problem çözme ile DIR modeli ilişki ve etkileşimi desteklemektedir.”

Uzm. Dkt. Egemen Nakışçı seminere katılım sağlayan öğrencilerden gelen soruları yanıtladıktan sonra konuşmasını sonlandırdı. Dil ve Konuşma Terapisi Bölümü Öğr. Gör. Betül Özsoy Tanrıkulu, katılımları için Uzm. Dkt. Egemen Nakışçıya’ya teşekkürlerini sundu.