Dil ve Konuşma Farklı Kavramlardır!

İnsanlar hayatları boyunca sosyal canlılar olarak varolmuşlardır ve birbirleri ile iletişim kurma ihtiyacı içerisinde bulunmuşlardır. İletişim temelinde bir aktarım amacı taşımaktadır. Bu aktarım kelimesini açacak olur isek bir bireyin beyninde oluşan duygu, düşüncelerdir. Birey zihninde oluşan bu duygu, düşünceleri iletebilmek amacıyla sözlü/sözel ve sözsüz/sözel olmayan iletişim modellerini kullanabilmektredir. Sözsüz/sözel olmayan iletişim modelleri aslına bakacak olursak günlük hayatta çoğumuzun kullandığı selamlaşmak amacıyla gülümsemek, bir ortamdan ayrılırken el sallamamızı kapsamaktadır. Sözlü/ sözel iletişim konuşma dili olarak adlandırılır ; dil ve dil ötesi olarak iki kısıma ayrılır. Dil ile iletişim de, kişilerin ‘’ne söyledikleri’’, dil-ötesi iletişimde ise, ‘’nasıl söyledikleri’’ ne odaklanılır. Karşıya aktardığımız mesajın sözcükler ile birlikte sesimizin tonu, ritmi, vurgusu da mesajın seyrini değiştirebilmektedir. Kısacası dil; bir iletişim amacını gerçekleştirmek için evren hakkındaki duygu-düşüncelerimizi simgeleyen, kodlardan oluşan, uzlaşmaya dayalı bir sistemi içermektedir. Zihnimizde oluşan bu duygu, düşünceleri dil aracılığıyla aktarsak da sözlü dil için kişinin alt ve üst solunum yollarını kullanarak biçimlendirdikleri hava ve doku titreşimleriyle birlikte dil, dudak, çene gibi organlarını kullanarak bir amaca yönelik oluşturduğu sesleri içeren eylem olan konuşmaya dönüşmektedir. Dil ve konuşma birbiriyle iç içe geçmiş birer kavram gibi gözükseler de iletişim amacımızı gerçekleştirmeyi sağlayan birbirlerini tamamlayan fakat iki ayrı kavramlardır.