Günümüzde önlenebilir ölümler arasında sigaradan sonra ikinci sırada obezite yer almaktadır. Dünya Sağlık Örgütü obeziteyi önemli halk sağlığı sorunlarından biri olarak göstermekte olup; özellikle çocukluk çağı obezite prevalansıda tüm dünyada gün geçtikçe artmaktadır. Dünya genelinde obezite prevalansı 1975 ile 2016 arasında neredeyse üç kat artış göstermiştir.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2016 yılı verilerine bakıldığında Türkiye’de 15 yaş ve üzeri obez bireylerin oranı %19,6 olarak bulunmuştur. Ayrıca Türkiye Çocukluk Çağı Şişmanlık Araştırması (COSI-TUR) 2016 yılı verilerine göre de ilkokul 2. sınıf çocuklarında fazla kilolu olma oranı %14.6, obezite oranı %9.9 olarak saptanmıştır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) obeziteyi “Sağlığı bozacak ölçüde vücutta anormal veya aşırı yağ birikmesi’’ olarak tanımlamaktadır. Obezite, genetik ve genetik olmayan faktörlerden etkilenen multifaktöriyel bir durumdur. Çocukluk çağı obezitesi sadece çocukluk çağı içinde sınırlı kalmayıp; bunların çoğunun ileride yaşamlarına obez erişkinler olarak devam etmelerine de zemin hazırlamaktadır. Obezite; tip 2 diyabetes mellitus, hipertansiyon, kardiyovasküler hastalıklar, osteoporoz ve bazı kanser türlerine neden olmakta bireylerde sadece biyolojik değil bir çok psikolojik sorunu da beraberinde getirmektedir. Bu nedenle sağlıkçılar olarak önceliğimiz obezite geliştikten sonra tedavi etmek değil; bebeklik çağından hatta anne karnındaki prenatal dönemden başlayarak alınacak koruyucu önlemlerle obezitenin gelişmesinin önlenmesidir. Obezitede birincil korumayı sağlayabilmek için etiyolojide rol oynayan faktörlerin bilinmesi ve değerlendirilmesi gerekir.
Çocukluk çağı obezitelerinin yalnızca %1-2’sinin altta yatan hastalık ve sendromlara bağlı olarak geliştiği, çok büyük oranın ekzojen obezite yani alınan kalorinin, harcanan enerjiden fazla olmasından kaynaklandığı ve dolayısıyla önlenebilir bir durum olduğu görülmektedir. Obezitenin genetik faktörlerin bazı çevresel faktörler ile etkileşmesiyle geliştiği düşünülmektedir. Bebeğin beslenmesi anne karnında başlamaktadır ve prenatal dönemden itibaren annenin beslenme şeklinin bebeğin ileri dönem yaşam kalitesini etkilediği bilinmektedir. Anne sütünün protein ve kalori içeriği formulalara göre daha düşük olup; anne sütü ile beslenme yaşamın ileri yıllarında obeziteye karşı koruyucudur. Yapılan çalışmalar erken süt çocukluğu döneminde anne sütü almamış olmanın ya da anne sütünün erken kesilmesinin obeziteye yatkınlık oluşturduğunu göstermektedir. Günümüzde televizyon, cep telefonu ve bilgisayar ile geçirilen süreler her geçen gün artmakta ve ekran karşısında geçirilen süre arttıkça obezite sıklığının da arttığı bilinmektedir.
Ekran karşısında geçirilen her 1 saatlik sürenin erişkinlikte %7 oranında obeziteyi arttırdığı gösterilmiştir. Gün içinde ekran (televizyon, tablet, video, bilgisayar vb.) karşısında 4 saatten uzun süre geçiren çocukların daha az fiziksel aktivite gösterdikleri ve beden kitle indekslerinin günde 2 saatten az süre geçiren çocuklara oranla daha fazla olduğu gösterilmiştir. Yine araştırmalar; uyku süresi kısaldıkça obezite yüzdesinin arttığını göstermektedir. Bu nedenle çocuklara ilk 2 yaşta televizyon, tablet, cep telefonu, bilgisayar seyrettirilmemesi; 2 yaşından sonra ekran maruziyetinin 2 saat/gün’ü aşmaması, televizyon ve ekran karşısında yemek yenmemesi ve çocukların odasında televizyon, cep telefonu ve tablet bulundurulmaması önemli olup; sağlıklı beslenme alışkanlığının, düzenli uyku alışkanlığı ile birlikte sağlanması kilo kontrolü açısından önemlidir. Çocukluk ve adelosan çağı obezitesinin önlenmesinde bireysel, aile, okul ve toplum temelli önlemlerin hepsi çok önemlidir. Sağlıklı beslenme alışkanlıklarının edinilmesinde ve çocuğun fiziksel aktivitesinin sağlanmasında aileye özellikle de anneye çok büyük görevler düşmekte; devamında okul öncesi dönemden itibaren tüm okul çağı döneminde eğitimciler kazanılan sağlıklı yaşam davranışlarının geliştirilmesinde etkili olmaktadırlar.
Sonuç olarak özetlersek;
Obeziteden korunmada yalnızca çocuk için değil tüm aile bireyleri için sağlıklı ve düzenli beslenme alışkanlığının oluşturulması esas olup; ebeveynler beslenme ve fiziksel aktivite açısından çocuklar için iyi birer rol modeli olmalıdırlar. Okul çağı çocukları ve gençler için sağlıklı okul çevresi, sağlıklı beslenme okur yazarlığı ve fiziksel aktivite rehberleri oluşturulmalıdır. Obezitenin önlenmesi toplum sağlığının korunması ve geliştirilmesinde önemlidir.
Dr.Öğr. Üyesi Nurten Elkin