Sağlık Bilimleri Fakültesi - sbf@gelisim.edu.tr

Çocuk Gelişimi








 Bağımlılıklar Önemli Halk Sağlığı Sorunudur


“Bağımlılıklar Önemli Halk Sağlığı Sorunudur” diyen İGÜ SBF Çocuk Gelişimi Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Nurten ELKİN, 1-7 Mart tarihlerinin Yeşilay Haftası olarak kutlandığına vurgu yapmıştır.


     Bu haftanın özellikle bağımlılıklarla mücadele kapsamında önemli bir hafta olduğunu ve bu hafta içinde yapılan tüm eğitimlerin bağımlılıklar konusunda gerekli farkındalığın oluşturmasında anlam taşıdığını belirtmiştir. Türkiye’nin en köklü sivil toplum kuruluşlarından olan Yeşilay, beş bağımlılık ( tütün, alkol, madde, kumar ve teknoloji) türüyle mücadele ederek toplumu oluşturan bireylerin bağımlılıklardan uzak durmaları ve sağlıklı bir yaşam için toplumu bilinçlendirmeyi hedefliyor. Yeşilay, Birinci Dünya Savaşı sırası ve sonrasında işgal güçlerinin toplumumuzda alkol ve uyuşturucu maddeleri yaygınlaştırmasını ve işgale karşı mücadele ruhunun yıkılmasını önlemek amacıyla dönemin Şeyhülislam'ı İbrahim Haydarizade'nin himayesinde, Dr. Mazhar Osman Uzman ve arkadaşları tarafından Sultan Vahdeddin'in izniyle 5 Mart 1920'de İstanbul'da "Hilal-i Ahdar" adıyla kurulmuştur. Yeşilay'ın kurulduğu 1 - 7 Mart tarihleri ülkemizde Yeşilay haftası olarak kutlanmaktadır. Kuruluşundan günümüze bağımlılık türleri arttıkça Yeşilay'ın da tüzüğünde çalışma alanları çeşitlenmiş, alkolden sonra sigara, uyuşturucu madde, kumar ve yakın tarihte teknoloji bağımlılığı Yeşilay'ın mücadele alanına dahil olmuştur.


Bağımlılık nedir ve nasıl oluşur?

Bağımlılık; bir çok etkenin bir araya gelerek oluşturduğu bir tablo olup; çocukların yetiştirilmesi sırasında sergilenen olumsuz ebeveyn tutumları, aile üyelerinin herhangi birinde bağımlılık öyküsünün olması, yanlış arkadaş seçimleri, düşük akademik başarı ve yaşadığı toplumun bağımlılığa bakış açısı risk oluşturabilecek etkenlerden sadece bir kaçı olarak sayılabilir. Bu nedenle bağımlılığın oluşum sürecinden bahsederken, bireyi çocukluk hatta bebeklik döneminden itibaren incelemeli; aile, toplum ve kültür özellikleri de dikkate alınarak sürecin bir bütün olarak değerlendirilmesi doğru olacaktır.  “Bağımlılık; kişinin kullandığı bir madde, alkol, nesne veya yaptığı bir davranış (eylem) üzerinde kontrolünü kaybetmesidir. Kontrolsüzce kullanılan her madde ya da gerçekleştirilen her davranış bağımlılık oluşturma riski taşır. Bu nedenle bireyler yaşamda birçok şeye karşı bağımlı olabilir. Türkiye Bağımlılıkla Mücadele (TBM) Eğitim Programı’na göre ise bağımlılık, kişinin kullandığı bir nesne veya yaptığı bir eylem üzerinde kontrolünü kaybetmesidir. Bireydeki  psikolojik ve biyolojik etkenler bağımlılık sürecini etkilemektedir. Kişi ilk olarak merak ve korku duygusu ile kullanımı denemek isteyebilir. Merakla birlikte bir kereden bir şey olmaz düşüncesi ile kullanım gerçekleşir. Bağımlılık beyinde dopamin adlı nörotransmiteri etkilemektedir. Dopamin; düşünce, his, motivasyon, hareket, dikkat ve karar verme gibi birçok temel fonksiyonel süreçte yer alır. Kullanılan maddeye bağlı olarak kullanım sıklığı, kullanım süresi, kullanılan madde türüne göre değişiklik gösterse de dopamin hormonunun kullanım sürecine bağlı olarak zarar görmesi sonucu beyin doğru şekilde çalışamamaya başlar ve bağımlılık ortaya çıkar. Bundan dolayı bağımlılığı bir beyin hastalığı olarak ele alabiliriz. Amerikan Psikiyatri Derneği tarafından belirtildiği üzere bağımlılık durumunda beynin yapı ve işlevlerinde bazı değişiklikler ortaya çıkar. Bu değişikliklere bağlı olarak, kişinin duygu durumunda, düşünce ve davranışlarında bozulmalar görülür. Beyin görüntüleme çalışmaları; beynin özellikle yargılama, karar verme, öğrenme, hafıza ve davranışsal kontrol ile ilgili alanlarında bağımlılığa bağlı olarak sorunlar olduğunu gösterir.
 
Yeşilay
                                          BAĞIMLILIK    DÖNGÜSÜ


Bağımlılığı bağımlı kişilik ve bağımlı davranış olmak üzere ikiye ayırmak gerekir. Bağımlı kişilik başka bir nesneye, kişiye veya herhangi bir şeye bağlı olan ve onsuz yaşayamadığını düşünen bir kişilik tipidir. Bağımlı davranış ise belli bir davranış tipine, belli bir eyleme bağımlı olan, yani onu sürekli yapmak isteyen ve gittikçe daha fazla yapmak isteyen kişilerin göstermiş olduğu davranıştır.


Bağımlılığın belirtileri nelerdir?

Sürekli olarak aynı davranışta bulunmayı istemek, bağımlılığın en büyük belirtilerinden birisidir. Bağımlı davranış olarak düşünecek olursak, sürekli olarak sigara içmeyi istemek bağımlılığın bir işaretidir. Bağımlı kişiler, gittikçe bu özellikleri geliştirir ve tolerans sınırlarını genişletirler. Dolayısıyla gittikçe daha fazla içme ihtiyacı duyarlar. Madde bağımlılığı veya sigara bağımlılığı konusunda genellikle yoksunluk belirtileri şunlardır: Kaygılanma, sinirlenme, hırçınlaşma, hızlı nefes alıp verme, ellerde terleme gibi.


Hangi ebeveyn tutumları madde/alkol/sigara kullanımına zemin hazırlar?

Sınır koyamayan, baskıcı ebeveyn tutumları, çocuğunun nerede ve kiminle ne yaptığını bilmeyen ebeveynler, gereğinden fazla sınır koyan ama gereğinden fazla baskı yapan ebeveynler. Yani iki uç da aslında bağımlılık açısından zararlıdır. Çocuğun sınırları bilmeye ihtiyacı vardır. Neyi, neden yaptığını bilmeye ihtiyacı vardır. Ama bazı durumlarda da sınırların esnemesi gerekir.


Bağımlılığın tedavisi mümkün müdür?

Bağımlı kişilik olarak baktığımızda tedavisi biraz daha zordur ama imkânsız değildir. Bağımlı davranış olarak ele aldığımızda ise tabi ki mümkündür. Kişinin herhangi bir bağımlılığı varsa, bu bağımlılıktan bir şekilde kurtulması,  çaba göstermesi, her şeyden önce de umudunu kaybetmemesi gerekir. Yani bağımlılık bir kader değildir. Dolayısıyla kişiler eğer isterlerse ve gerekli mücadeleyi verirlerse bağımlılıktan kurtulabilirler. Kişinin bağımlı davranışla başa çıkması biraz daha kolayken, bağımlı kişilikler psikolojik bir desteğe ihtiyaç duyabilirler.


    Toplum sağlığının korunup geliştirilmesinde sağlıklı yaşam davranışları ve bunlar içinde de bağımlıklardan uzak durmak önemlidir. Özellikle çocuk ve ergen sağlığında bu konudaki koruyucu sağlık hizmetlerinin sunulması önceliğimiz olup; gençlerin bu alışkanlıklara hiç başlamamaları temel hedefimiz olmalıdır. Bu kapsamda aile, okul ve halk eğitimleri önemsenmeli ve özellikle Birinci basamak sağlık hizmetlerinin sunulduğu Aile Sağlığı Merkezlerinde ailelere gerekli danışmanlıklar da eksiksiz bir şekilde yapılmalıdır.


Kaynak: https://hsgm.saglik.gov.tr
              https://www.yesilay.org.tr