Sağlık Bilimleri Fakültesi - sbf@gelisim.edu.tr
Memnuniyet ve Şikayetleriniz için   İGÜMER
 Sağlık Bilimleri Fakültesi - sbf@gelisim.edu.tr

Beslenme ve Diyetetik (İngilizce)








 Uluslararası Gürültü Farkındalık Günü: Sessizliği Korumak, Sağlığımızı Korumaktır


İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğr. Gör. Münevver Gaye AYBEY, gürültü kirliliğinin insan sağlığı üzerindeki etkileri hakkında detaylı bilgiler verdi.


Her yıl 30 Nisan’da kutlanan Uluslararası Gürültü Farkındalık Günü, toplumları aşırı gürültünün insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerine karşı bilinçlendirmek amacıyla düzenlenen önemli bir etkinliktir. Gürültü kirliliği, modern yaşamın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiş; trafik, sanayi, inşaat faaliyetleri, yüksek sesli eğlence etkinlikleri gibi birçok kaynaktan sürekli olarak yayılmaktadır. Ancak çoğu zaman bu kirliliğin insan sağlığı üzerindeki yıkıcı etkileri göz ardı edilmektedir. 2025 yılında da INAD, bireyleri ve toplumları çevrelerindeki ses kirliliğini değerlendirmeye ve daha sessiz, sağlıklı bir yaşam alanı oluşturmak için adım atmaya davet etmektedir.
 
Gürültü, günlük hayatın kaçınılmaz bir parçası olsa da, belirli bir düzeyin üzerindeki sürekli veya ani sesler hem fiziksel hem de psikolojik sağlığı ciddi şekilde tehdit etmektedir. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre, 85 desibel üzerindeki seslere uzun süre maruz kalmak, işitme kaybına neden olabilmektedir. Bu durum, iç kulaktaki hassas tüy hücrelerinin zarar görmesiyle meydana gelir ve genellikle geri dönüşü olmayan bir işitme kaybıyla sonuçlanır. Bunun yanı sıra, gürültüye sürekli maruz kalmak vücudun stres yanıtını tetikleyerek kortizol seviyelerinin artmasına, dolayısıyla anksiyete, depresyon ve sinirlilik gibi psikolojik sorunların gelişmesine yol açmaktadır.
 
Gürültü kirliliğinin sağlık üzerindeki etkileri yalnızca işitme kaybı ve ruh sağlığı ile sınırlı değildir. Uyku düzeninin bozulması, kognitif işlevlerin zayıflaması, özellikle çocuklarda öğrenme güçlükleri yaşanması ve kalp-damar hastalıklarında artış gibi ciddi sonuçlar da bu çevresel tehdidin doğrudan sonuçları arasındadır. Araştırmalar, uzun süreli gürültü maruziyetinin hipertansiyon, kalp hastalıkları ve inme riskini anlamlı derecede artırdığını göstermektedir. Uyku kalitesinin bozulması ise hem bireysel verimliliği düşürmekte hem de genel yaşam kalitesini olumsuz etkilemektedir.
 
Uluslararası Gürültü Farkındalık Günü, yalnızca bu sorunlara dikkat çekmekle kalmamakta, aynı zamanda bireylerin ve kurumların sorumluluk üstlenerek daha sessiz yaşam alanları oluşturmasına yönelik çağrılar yapmaktadır. Gürültüye karşı alınabilecek bireysel önlemler arasında ses seviyesini kontrol etmek, gürültülü ortamlarda kulak koruyucu kullanmak, sessiz ulaşım araçlarını tercih etmek ve ev ve iş yerlerinde ses yalıtımı sağlamak bulunmaktadır. Toplumsal düzeyde ise, kentsel planlamalarda sessiz alanlar yaratılması, sanayi ve inşaat gibi yüksek ses üreten sektörlerde daha sıkı düzenlemeler getirilmesi ve toplumda gürültü bilincinin artırılması büyük önem taşımaktadır.
 
Sonuç olarak, gürültü kirliliği modern yaşamın görünmeyen fakat etkili bir tehdididir ve bu tehdide karşı etkin önlemler almak, sağlıklı bir yaşamın vazgeçilmez bir parçası haline gelmelidir. Uluslararası Gürültü Farkındalık Günü, yalnızca bir hatırlatma günü değil; aynı zamanda daha sessiz, daha sağlıklı ve daha yaşanabilir bir dünya için harekete geçme çağrısıdır. Bireysel ve toplumsal çabalarla, gürültüyü azaltmak ve çevremizi daha huzurlu hale getirmek mümkündür.