Her yıl 16 Nisan’da kutlanan Dünya Besin İsrafı Farkındalık Günü, besin israfının sosyal, çevresel ve ekonomik boyutlarına dikkat çekmek ve kamuoyunun bu konuda bilinç düzeyini artırmak amacıyla önemli bir gündem oluşturmaktadır. Bu gün; üretimden tüketime kadar olan tüm besin zincirinde karşılaşılan veri tutarsızlıkları, etkisiz uygulamalar ve bilinç eksikliğinin neden olduğu israfın görünür kılınmasında kritik bir rol üstlenmektedir.
Günümüzde küresel besin üretim sistemleri, mevcut kaynakların hızla tüketilmesi ve sera gazı emisyonlarındaki artış gibi nedenlerle sürdürülebilirlik ilkelerine uygun olmayan sonuçlar doğurmaktadır. Bu durum, yalnızca ekonomik kayıplarla sınırlı kalmayıp aynı zamanda çevresel yıkıma yol açmakta ve besin güvencesini tehdit altına sokmaktadır. Besin israfının yarattığı bu çok boyutlu olumsuzluklar, zincirin tüm halkalarını etkilediğinden hem üretici hem de tüketici düzeyinde alınacak önlemler büyük önem taşımaktadır.
Sürdürülebilir beslenme yaklaşımlarının benimsenmesi, planlı alışveriş, porsiyon kontrolü ve artan besinlerin değerlendirilmesi gibi stratejilerle bireysel düzeyde israfın azaltılması mümkündür. Ancak uzun vadeli ve kalıcı bir çözüm için, eğitimin ve kurumsal iş birliklerinin önemi büyüktür. Bu noktada Beslenme ve Diyetetik disiplini, bireylerin besin okuryazarlığını artırarak israfı önleyici davranışların yerleşmesinde merkezi bir rol oynamaktadır. Alanın multidisipliner yapısı, hem çevresel hem de sağlık temelli sürdürülebilirlik politikalarına katkı sunma potansiyeline sahiptir. Eğitim alanında yapılacak bilinçlendirme çalışmaları ve uygulamaya dönük stratejiler, hem bireylerin hem de toplumun israfa karşı davranış değişikliği geliştirmesini destekleyebilir. Bu kapsamda geliştirilecek kampanyalar ve inovatif uygulamalar, yalnızca bilgi düzeyini değil, davranışı da şekillendirecek şekilde tasarlanmalıdır.
Besin israfı konusunda yürütülen iletişim stratejileri ve farkındalık çalışmaları, kamuoyunun duyarlılığını artırmada etkili araçlar arasında yer almaktadır. Türkiye'de yapılan araştırmalar, özellikle büyükşehirlerde tüketici davranışlarının önemli bir israf kaynağı olduğunu göstermektedir. Hanehalklarında en fazla israf edilen besin gruplarının başında sebze, meyve ve ekmek gelmektedir. Bu durum; alışveriş planlaması eksikliğini, son kullanma tarihi ve uygun muhafaza bilgisi yetersizliğini ortaya koymaktadır.
Üniversiteler bünyesinde yürütülen çalışmalar, öğrenci ve genç yetişkin gruplarında israfla ilgili farkındalığın giderek arttığını; ancak bu farkındalığın her zaman davranışa dönüşmediğini göstermektedir. Bu bağlamda, yerel yönetimler, eğitim kurumları ve özel sektörün ortak hareket etmesi; israfı kaynağında önlemeye yönelik dijital uygulamaların, kompost sistemlerinin ve fazla besin bağış ağlarının yaygınlaştırılması büyük önem taşımaktadır.
Sonuç olarak, 16 Nisan Dünya Besin İsrafı Farkındalık Günü; bireylerin tüketim alışkanlıklarını sorgulamasına, kurumsal uygulamaların gözden geçirilmesine ve sürdürülebilir besin sistemlerine geçişin teşvik edilmesine vesile olmaktadır. Bu doğrultuda hem eğitim hem de teknoloji temelli müdahalelerle toplum genelinde farkındalığın artırılması; çevresel, ekonomik ve sosyal kayıpların önlenmesine katkı sağlayacaktır.