Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), obeziteyi sağlık üzerinde olumsuz etkileri olan aşırı yağ birikimi olarak tanımlamaktadır. Ancak obezite yalnızca bireysel bir sağlık sorunu değil; toplumsal ve ekonomik sonuçları olan küresel bir halk sağlığı problemidir.
Her yıl milyonlarca insan, obezitenin tetiklediği diyabet, kalp hastalıkları ve kanser gibi kronik hastalıklarla mücadele etmekte ve bu durum sağlık sistemlerine büyük bir yük getirmektedir. En önemli gerçek şu: Obezite önlenebilir bir hastalıktır!
-Türkiye, Avrupa’nın En Obez Ülkesi!
DSÖ’nün 2016 verilerine göre, Türkiye %32,1 obezite oranı ile Avrupa’da en yüksek obezite oranına sahip ülkedir.
-Her 3 yetişkinden 1’i ve her 5 çocuktan 1’i obeziteyle karşı karşıya!
Türkiye Sağlık Araştırması’na göre, 15 yaş ve üstü bireylerde obezite oranı 2019’da %21,1 iken, 2022’de %20,2’ye yükselmiştir. Kadınlarda obezite oranları daha yüksek olup, metabolik hastalık risklerini artırmaktadır.
-Obezite sadece fazla kilodan ibaret değil!
Psikolojik, sosyal ve ekonomik etkileri olan çok boyutlu bir sağlık problemidir. Depresyon, anksiyete, uyku bozuklukları ve sosyal izolasyon gibi sorunlar, obeziteyle birlikte sıkça görülmektedir.
-Beslenme ve yaşam tarzı seçimleri kritik bir rol oynuyor!
İşlenmiş ve çok işlenmiş gıdaların fazla tüketimi, yüksek kalorili besinler, düzensiz beslenme alışkanlıkları, fiziksel aktivite eksikliği ve stres, obezitenin en büyük tetikleyicileri arasında yer almaktadır.
Obeziteyi yalnızca bireysel bir sorun olarak görmek büyük bir hata olur. Eğitim sistemleri, sağlık politikaları, gıda endüstrisi ve toplum olarak hepimiz bu mücadelenin bir parçasıyız. Bugün harekete geçmezsek, yarın çok geç olabilir!
4 Mart Dünya Obezite Günü’nde, sağlıklı bir gelecek için birlikte hareket edelim! Çünkü her küçük değişim, büyük dönüşümlerin başlangıcıdır!