Sağlık Bilimleri Fakültesi - sbf@gelisim.edu.tr
Memnuniyet ve Şikayetleriniz için   İGÜMER
 Sağlık Bilimleri Fakültesi - sbf@gelisim.edu.tr

Beslenme ve Diyetetik (İngilizce)








 17 Mayıs Dünya Hipertansiyon Günü


İGÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Doç. Dr. H. Merve Bayram, Dünya Hipertansiyon Günü kapsamında önemli açıklamalarda bulundu. Hipertansiyonun kontrol altına alınmasında beslenme ve yaşam tarzı değişikliklerinin kritik rol oynadığını vurguladı.


Yüksek kan basıncı olarak bilinen hipertansiyon, kan basıncının sürekli olarak normalin üzerinde seyretmesiyle karakterize edilen kronik bir hastalıktır. Bu durum, kalp, beyin, böbrekler ve diğer organ sistemleri üzerinde ciddi etkilere yol açarak kalp krizi, kalp yetmezliği, inme ve kronik böbrek hastalığı gibi birçok sağlık sorununun gelişiminde başlıca risk faktörü olarak öne çıkar. Hipertansiyonun kontrol altına alınması, yaşam boyu süren komplikasyonları ve akut kardiyovasküler olayları önlemek adına büyük önem taşır. Nitekim, hipertansiyon dünya genelinde kardiyovasküler hastalıklara bağlı erken ölümlerin en yaygın ve en önemli nedeni olarak kabul edilmektedir.

Klinik olarak hipertansiyon, sistolik kan basıncının ≥140 mmHg veya diyastolik kan basıncının ≥90 mmHg olmasıyla tanımlanır. Kan basıncının yaşla birlikte artış göstermesinde genetik yatkınlık dışında, başta sağlıksız beslenme (özellikle sodyumdan zengin ve potasyumdan fakir diyetler), artmış vücut ağırlığı ve obezite, alkol kullanımı, sigara tüketimi ve yetersiz fiziksel aktivite gibi yaşam tarzına bağlı davranışsal risk faktörleri belirleyici rol oynamaktadır.

Her yıl 17 Mayıs’ta kutlanan Dünya Hipertansiyon Günü, hipertansiyon konusunda farkındalığı artırmayı, bireyleri kan basınçlarını düzenli ölçmeye teşvik etmeyi ve önlenebilir komplikasyonların azaltılmasına katkı sağlamayı hedeflemektedir. Dünya Hipertansiyon Birliği (World Hypertension League) öncülüğünde organize edilen bu özel günün 2025 yılı teması “Kan Basıncınızı Doğru Ölçün, Kontrol Altına Alın, Daha Uzun Yaşayın olarak belirlenmiştir.

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünya genelinde her üç erişkinden biri hipertansiyon hastasıdır ve bu bireylerin yaklaşık yarısı durumunun farkında değildir. Türkiye’de de benzer şekilde, her dört erişkinden biri hipertansiyon tanısı almış olup, tanı alanların önemli bir kısmı tedaviye düzenli olarak uymamakta veya yeterli kan basıncı kontrolü sağlanamamaktadır.

Hipertansiyonun uzun dönemde yaratabileceği komplikasyonlar arasında inme, miyokard enfarktüsü, kalp yetmezliği, kronik böbrek hastalığı ve vasküler demans gibi ciddi sağlık problemleri yer almaktadır. Oysa bu risklerin büyük çoğunluğu, hipertansiyonun etkin şekilde yönetilmesiyle önlenebilir. Bu kapsamda yaşam tarzı değişikliklerinin benimsenmesi, dengeli beslenme, düzenli fiziksel aktivite, tuz alımının azaltılması, sigaranın bırakılması ve sağlıklı vücut ağırlığının korunması son derece önemlidir. Özellikle DASH diyeti (Dietary Approaches to Stop Hypertension) gibi bilimsel temelli beslenme yaklaşımlarının, kan basıncının düşürülmesinde etkili olduğu birçok çalışmada gösterilmiştir.

DASH diyeti, sebze, meyve, tam tahıllar, yağsız süt ürünleri, baklagiller, kuruyemişler ve az yağlı protein kaynakları açısından zengin; doymuş yağ, toplam yağ, kolesterol, kırmızı ve işlenmiş etler, şekerli içecekler ve ilave şeker açısından ise düşüktür. Potasyum, magnezyum, kalsiyum, lif ve protein açısından dengeli olan bu diyet, sodyum tüketiminin günde 2300 mg'ın altına, ideal olarak 1500 mg’a düşürülmesini hedefler. Porsiyon kontrolü ve fiziksel aktivite ile desteklendiğinde, DASH diyeti yalnızca hipertansiyonun değil, genel kardiyovasküler riskin azaltılmasına da katkı sağlar. Bu diyet modeli, Amerikan Ulusal Kalp, Akciğer ve Kan Enstitüsü tarafından geliştirilmiş olup, küresel sağlık otoriteleri tarafından da önerilmektedir.

Dünya Hipertansiyon Günü vesilesiyle bireylerin yılda en az bir kez kan basınçlarını ölçmeleri, bireysel risk faktörlerini tanımaları ve gerektiğinde bir sağlık profesyoneline başvurmaları büyük önem taşımaktadır. Aynı zamanda, toplum düzeyinde sağlık okuryazarlığının artırılması, hipertansiyon taramalarının yaygınlaştırılması ve halk sağlığı politikalarının bu doğrultuda güçlendirilmesi, hipertansiyonla mücadelede sürdürülebilir başarı için gereklidir.