Sağlık Bilimleri Fakültesi - sbf@gelisim.edu.tr

Çocuk Gelişimi








 '’Erken Çocukluk Gelişimi ve Eğitiminde Sürdürülebilirlik’’ semineri gerçekleşti


İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi (SBF) Çocuk Gelişimi Bölümü tarafından düzenlenen ‘’Erken Çocukluk Gelişimi ve Eğitiminde Sürdürülebilirlik’’ konulu seminer, Prof. Dr. Tülin Güler Yıldız’ın katılımıyla 11.02.2021 tarihinde 11.00-12.30 arasında gerçekleşmiştir.


Açılış konuşmasını Çocuk Gelişimi (Tr) bölüm başkanı Dr. Öğr. Üyesi Nurten Elkin’in yaptığı seminer de Prof. Dr. Tülin Güler Yıldız’ın kısa özgeçmişi ile devam edilmiştir.
 
Prof. Dr. Tülin Güler Yıldız;
‘’Lisans öğrenimini Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi Çocuk Gelişimi ve Okul Öncesi Eğitimi Bölümü’nde (1994); bilim uzmanlığını Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Eğitimde Program Geliştirme Programı’nda (1997); doktorasını ise Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Programı’nda (2004) tamamlamıştır. Doktora sonrası çalışmasını Amerika Birleşik Devletleri Wisconsin-Platteville Üniversitesi’nde (2005) okuma-yazmaya hazırlık çalışmaları, aile katılımı ve okul öncesinde fen eğitimi konularında yapmıştır. 2011-2012 Güz Döneminde Yüksek Öğretim Kurumu’nun bursu ile New York Üniversitesi (NYU) İnsan Gelişimi ve Sosyal Değişim Enstitüsü’nde erken çocukluk döneminde öz düzenlemenin gelişimi ile ilgili araştırmalar yürütmüştür. 2014 yılında TÜBİTAK doktora sonrası bursu ile Kalifornia-Berkeley Üniversitesi’nde (UCB) konuk araştırmacı olarak bir yıl süre ile çalıştı. 2000 yılında Dünya Erken Çocukluk Eğitimi Organizasyonu’nun- OMEP: Organisation Mondiale Pour L’Education Prescolaire- Milli Komitesi olan “Türkiye Okul Öncesi Eğitimini Geliştirme Derneği”nin yönetim kuruluna seçildi. 2002 yılından 2016 yılına kadar dernek başkan yardımcılığını sürdürmüştür.
2010 yılında Okul Öncesi Eğitim Alanında Doçentlik unvan ve yetkisini alan Tülin Güler Yıldız 2017 yılında profesörlüğe atanmıştır. Halen Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Temel Eğitim Bölümü Okul Öncesi Eğitimi Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi olarak çalışmaktadır. Erken çocukluk eğitimi programları, sürdürülebilirlik için eğitim, öz düzenleme ve fen eğitimi alanlarında çalışmaları ve uluslararası projeleri devam etmektedir.’’
 
Yıldız, sunumunda sürdürülebilirlik kavramı, tarihsel süreçte sürdürülebilirlik, sürdürülebilir gelişme amaçları (küresel amaçlar), sürdürülebilir gelişmenin boyutları, erken çocukluk döneminde sürdürülebilirlik için eğitim başlıklarına dikkat çekmiştir.
TÜBİTAK İkili İşbirliği Destek Programları 2523-Kore Ulusal Araştırma Vakfı (NRF) ile İkili İşbirliği Programı ile Sürdürülebilirlik Odaklı Modüller ve Mesleki Gelişim Programı Aracılığıyla Sürdürülebilir Gelişimin Okul Öncesi Eğitimle Bütünleştirilmesi Projesi Türk ve Koreli bilim insanları arasında ortak projeler geliştirdiklerinden bahsetmiştir.

Bu projedeki en önemli amaçlarının özellikle okul öncesi eğitimi öğretmenlerinin eğitim uygulamalarında çocuklarla sürdürülebilirliğe ilişkin temalara ne kadar yer verebilir, neler yapabilir ve bugüne kadar nasıl yer verildiğini belirlemek olduğunu belirtti.
 
Güler Yıldız konuşmasında; “Biz ekip olarak uzun yıllardır Çevre Eğitimi ile başlayan çalışmalarımızı sürdürülebilirliğe doğru geliştirerek bir projeye dönüştürdük. Sürdürülebilir gelişme aslında uzun yıllar boyunca dile getirilen pek çok alanda kullanılan bir kavram ve bunun temelinde sürdürülebilirliğin çıkış noktası aslında çevreye yönelik çevre bilincine yönelik hareketlerle başlamıştır. Özellikle 1950'li yıllarda artan nüfus, yeşil alanların yok edilmesi, beslenmesini karşılamak için doğal alanların yok edilmesi, sulak alanların kurutulması gibi sorunlarla birlikte hızlı bir gelişme yaşanmıştır. 1962 yılında Rachel Carson’nın “Sessiz Bahar” isimli kitabında özellikle tarım ilaçlarının insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerinden bahsedilmiş olup; hayvanlar ve bitki sistemleri üzerindeki etkilerini açıklayan bu kitap aslında çevre bilincinin oluşmasında önemli bir adımdır hatta bir devrim niteliğinde olduğu belirtilmektedir. Sürdürülebilir gelişme kavramı ilk kez 1987 yılında Dünya Çevre ve Gelişme Komisyonunun yayınladığı ortak geleceğimiz raporunda açıklanmıştır ve burada sürdürebilir gelişme günümüz kuşağının ihtiyaçlarının gelecek kuşakların ihtiyaçlarından ödün verilmeden karşılanması olarak tanımlanmıştır.  Birleşmiş Milletler Kalkınma toplantıları gibi pek çok toplantı yapılmış ve bu toplantılarda özellikle artan nüfus çevre kirliliği ve doğal kaynakların özellikle yenilenemeyen enerji kaynaklarının hızla tüketildiği ve bu gelişmenin gelişme hızının dünyanın bu gelişmeyi kaldırma kapasitesi,  bunu taşıma kapasitesinin üzerinde geçtiği pek çok raporla dikkat çekilmiştir. Son toplantı 2015 yılında gerçekleşmiş olup; 193 ülkenin katıldığı  bu toplantıda 2030 yılına kadar dünyanın gündemini belirleyecek ve dünya gündemine yön verecek 17 amaç belirlenmiştir. Bu amaçlarında 169 alt hedefi mevcut. Küresel amaçların temelinde aslında çocukların gelişim potansiyellerini en üst düzeyde yerine getirmeleri sağlamaları için bütün bu amaçların değerlendirilmesi ve yeterliklerinin yerine getirmesi gerekiyor ve burada da çocuk girişimcilere çok çok önemli roller düşüyor.

igüYoksulluğun sona erdirilmesi, 2030 yılına kadar ülkemizin hedefleri arasında sağlıklı ve kaliteli yaşamı her yaşta güvence altına almak. Bu da anne ve bebek ölüm oranlarını düşürmek 5 yaş altı çocukların önlenebilir ölümlerinin sona erdirilmesi gibi hedefler var bizleri ilgilendiren,  bunun devamında da aslında biliyoruz ki anne baba olmaktan başlayan süreçle ilerleyen, cinsel sağlık, üreme sağlığı gibi hizmetlerin de herkesin eşit erişimine açılması ve modern yöntemlerin kullanılmasına yönelik de alt hedefler var. Bu amaç kapsamında yine ilkokula başlamadan önceki 1 yılın zorunlu eğitim kapsamına alınması bekleniyor ve 2030 yılına kadar bu ülkelerin bir hedefi buradaki okullaşma oranlarının değerlendireceğidir.  Sürdürülebilir gelişmenin; ekonomik, sosyal, kültürel ve çevresel boyutları olduğunu düşündüğümüzde bunun içeriğine kısaca bakacak olursak küresel boyutta doğal kaynakların devamlılığının sağlanması, biyolojik çeşitliliğin korunması, iklim değişikliği gibi konular; afetleri önlemek, sürdürülebilir kentleşme, sosyal sürdürülebilirlik, insan hakları, sosyal adalet, barış ve insan güvenliği, toplumsal cinsiyet eşitliği, yoksulluğun azaltılması üretim ve tüketim arasındaki denge, tüketim alışkanlıklarımızın her biri önemlidir. Eğer sürdürülebilirlik uygun şekilde programda ele alınırsa ya da uygulamalarla yer bulursa doğal kaynakların tanınması ve korunmasında çevre sorunlarını tanımasında bilinçli tüketici olmayı öğrenmelerinde de önemli olduğu ortaya konmuştur” dedi.
 
Prof. Dr. Tülin Güler Yıldız, erken çocukluk döneminde sürdürülebilirlik için eğitim adına neler yapılabilir, nasıl bu soyut kavramları çocukların anlayabileceği, yaşamlarında bunlara yer verebileceği şekilde ele almalıyız bu konular üzerinde konuşmasına devam etmiştir.
 
Güler Yıldız, ‘’Gelişimsel felsefe ile hazırlanmış MEB Okul Öncesi Eğitim Programına Sürdürülebilirlik ile ilgili unsurların dahil edilmesi gerekmektedir. Bunun için okul öncesi öğretmenlerin sürdürülebilirlik konusunda boyutları ve bu boyutlarda ele alınan temalarla ilgili bilgilendirilmesi ve devamında da bunları günlük uygulamalarında etkinliklerinde yer vermeleri ve çocuklarla bu konuları ele almaları gerekmektedir.’’ dedi.
 
Güler Yıldız, ‘’Ülkemizde ve Dünyada Erken Çocukluk Eğitiminde Sürdürülebilirlik ile ilgili pek çok çalışmalar, projeler, uygulamalar gerçekleştiriliyor.  Yapılan çalışmalarda çocuklarda karar alma, eleştirel düşünme, canlı cansız nesnelere karşı olumlu duygu ve tutum geliştirme becerilerinin desteklendiği ortaya konulmuştur. Programda sürdürülebilirlik uygun bir şekilde ele alınırsa çocukların doğal kaynakları tanıması ve korumasında, çevre sorunları tanımasında, bilinçli kullanıcı olmayı öğrenmesinde etkili olduğu ortaya konmuştur. ‘’dedi.
 
 
Güler Yıldız, çocuklar ve aileleri ile okul toplumunda neler yapılabileceğinin farklı boyutlarda ele alındığından bahsetmiştir. Çevresel boyutta Azaltma ve Yeniden Kullanma temalarının çocuklarla en fazla somutlaştırılabilen temalar olduğunu, öğretmenlerin ve yetişkinlerin bu sürdürülebilirlik temalarında çocuklara rol model olmaları gerektiğini belirtmiştir. Sosyal kültürel boyutta ele alınan temalarda Saygı Duyma, Sorgulama, Yansıtma temalarının olduğunu; Saygı Duyma temasında çocukların özellikle önce kendine sonra başkalarına saygı duyma davranışını öğrenmesi, farklılıklara saygı duymayı öğrenmesi önemli bir durum olduğunu ifade etmiştir. Sorgulama temasında, doğayla bağımızı ve tüketim alışkanlıklarımızı, atık ve çöp miktarını, cinsiyet rollerini sorgulamak, gereğinden fazla satın almanın (oyuncak gibi) çevresel, sosyal, kültürel ve ekonomik zararlarını tartışmak; yansıtma temasında farklı ülkelerde yaşayan çocukların günlük alışkanlıkları, yaşam tarzları vb. konularda farkındalık kazanmak ele alınmaktadır. Ekonomik boyutta ele alınan temalarda ise geri dönüşüm ve kaynakları eşit paylaşma temaları önem kazanmak olduğunu belirtmiştir. 
 
Prof. Dr. Tülin Güler Yıldız;  ''Sürdürülebilir bir yaşam için çocuk gelişimi çok önemli bir alandır ve Çocuk Gelişimcilere çok önemli sorumluluklar düşmektedir, çocuklara sürdürülebilirlik ile ilgili bireysel sorumlulukların kazandırılması gerekmektedir, aynı zamanda Çocuk Gelişimcilerin hem çalıştıkları ortamda hem de birlikte çalıştıkları çocuklar ve ailelerini bilinçlendirme sorumlulukları bulunmaktadır.” şeklinde sözlerine son verirken konu ile ilgili katılımcıların sorularını yanıtlamıştır.