İletişim teknolojilerinin hızla gelişmesi, sosyal medyanın gündelik yaşamımızın her alanında bulunması ile hayatımıza yeni tanımlar girdi. Bu yeni tanımlardan biri olan “iptal kültürü” tartışmalı bir kavram olarak karşımıza çıkıyor. Farklı alanlarda karşımıza çıkan iptal kültürü, özellikle kriz yönetimi açısından markaların göz önünde bulundurması gereken yeni bir tanım olarak literatürde yer buluyor.
KİTLE TARAFINDAN BİR PROTESTO BİÇİMİ
Bazen markalara yönelik bazen de toplum tarafından tanınmış bireylere yönelik yapılan boykotun yansımalarını sık sık görüyoruz. Hem sosyal medya hem de diğer alanlarda bireyin toplumsal alanın dışına itildiği bir olgu olan “iptal kültürü” sosyal medya kullanımının artmasıyla hayatımıza girdi. Sosyal medyanın etkileşim özelliği sayesinde anlık reaksiyonlarla bile gündem belirlendiğini ifade eden İstanbul Gelişim Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Reklamcılık Bölümü’nden Dr. Öğr. Üyesi Seyra Kestel, “Bu gündem belirleme ile kişiler ya da kurumlar kısa sürede gruplar tarafından iptal edilebilmektedir. Kitle tarafından bir protesto biçimi olarak karşımıza çıkan iptal kültürü, toplumsal alanın dışına itilme ile sonuçlanabilmektedir” şeklinde konuştu.
KRİZ YÖNETİMİ MARKA GELECEĞİ İÇİN ÖNEMLİ!
İptal kültürü, bireyler açısından olduğu kadar kurumlar ve markalar açısından da büyük önem taşıyor. Çünkü günümüzde markalar, her ne kadar güçlü bir itibar ve imaja sahip olsalar da iptal kültürü ile karşı karşıya kalabiliyor. Çok kısa bir süre içerisinde özellikle sosyal medya aracılığı ile kitleler tarafından boykot edilen herhangi bir markanın büyük krizler yaşayabileceğini belirten Dr. Kestel, “İptal kültürü ile karşılaşan markaların başarılı bir şekilde kriz yönetimi gerçekleştirebilmesi marka geleceği için önem taşıyor” dedi.
