ALS ve Fizyoterapinin Hayati Rolü
Fizyoterapistler, ALS tanısı almış bireylerin ihtiyaçlarına özel egzersiz programları geliştirerek hem fiziksel fonksiyonları korumayı hem de bağımsız yaşam süresini uzatmayı hedefler. Kas gücü ve eklem hareketliliğinin korunması, denge ve postür kontrolünün sürdürülmesi, ağrı yönetimi ve solunum kapasitesinin desteklenmesi fizyoterapinin temel odak alanlarıdır.
Özellikle erken dönemde başlanan fizyoterapi uygulamaları, kas atrofisinin yavaşlatılmasına ve hastaların günlük yaşam aktivitelerini daha uzun süre sürdürebilmesine olanak tanır. Fizyoterapistler aynı zamanda hasta yakınlarına da danışmanlık vererek, ev içi bakım sürecini daha güvenli ve etkin hale getirir.
Multidisipliner Yaklaşımda Fizyoterapistlerin Yeri
ALS’nin ilerleyici yapısı nedeniyle tedavi süreci, nörologlar, göğüs hastalıkları uzmanları, diyetisyenler, psikologlar ve fizyoterapistlerin iş birliğini gerektirir. Bu ekip içinde
fizyoterapistlerin yeri sadece egzersizle sınırlı değildir; solunum terapileri, yardımcı cihaz kullanımı ve bireye özel mobilizasyon stratejileri ile hastaların yaşam kalitesine doğrudan katkı sağlar.
Ayrıca,
yutma güçlüğü yaşayan bireylerde aspirasyon riskini azaltmaya yönelik pozisyonlama teknikleri de fizyoterapi planının bir parçasıdır. İlerlemiş vakalarda dahi, uygun müdahalelerle konforun artırılması mümkündür.
Farkındalık Her Şeydir
21 Haziran Dünya ALS Günü, yalnızca bir anma değil; aynı zamanda bir çağrıdır. ALS ile yaşayan bireylerin yalnız olmadığını göstermek, toplumda empatiyi ve duyarlılığı güçlendirmek bu günün en önemli hedeflerindendir. Fizyoterapist bakış açısıyla; erken değerlendirme, düzenli takip ve uygun müdahalelerin sağladığı farkı görünür kılmak bu sürecin en kritik adımlarındandır.
Unutulmamalıdır ki;
erken fizyoterapi müdahalesi, ALS'nin yıkıcı etkilerine karşı hem hastaya hem ailesine umut olur.
