Afetler sonrasında bireyler, basit görünen ama hayati öneme sahip günlük yaşam aktivitelerini (giyinme, yemek hazırlama, kişisel bakım gibi) sürdürmekte zorluk yaşayabiliyor. Fiziksel yaralanmalar, uzuv kayıpları veya travmaya bağlı hareket kısıtlılıkları, bağımsız yaşamı ciddi şekilde etkileyebiliyor. Ergoterapistler, kişiye özel planlar ve rehabilitasyon teknikleri ile bu becerilerin yeniden kazandırılmasını sağlıyor. Kullanılan yardımcı cihazlar, ev içi düzenlemeler ve el-göz koordinasyonu geliştirme çalışmaları, bireylerin yeniden bağımsızlaşmasına olanak tanıyor.
Deprem, yangın veya sel gibi afetler yalnızca bedensel değil, aynı zamanda derin ruhsal yaralar açıyor. Travma sonrası stres bozukluğu, kaygı ve depresyon, afet sonrası sıkça görülen sorunlar arasında yer alıyor. Ergoterapi, anlamlı ve amaçlı aktiviteler aracılığıyla bireylerin ruhsal iyileşme sürecine destek oluyor. Sanat terapisi, grup çalışmaları, yaratıcı drama ve doğa temelli aktiviteler, bireylerin sosyal bağlarını güçlendirerek topluma yeniden katılımını hızlandırıyor.
Afetlerden en çok etkilenen gruplar arasında çocuklar, yaşlılar, engelli bireyler ve kronik hastalığı olanlar yer alıyor. Çocuklar için oyun temelli ergoterapi programları, afetin yarattığı korku ve kaygının azaltılmasına, motor ve sosyal becerilerin geliştirilmesine yardımcı oluyor. Yaşlı ve engelli bireyler için ise öz bakım, denge ve hareketlilik üzerine odaklanan rehabilitasyon çalışmaları öne çıkıyor.
Geçici barınma merkezlerinde görev yapan ergoterapistler, yaşam alanlarının ergonomik ve güvenli şekilde düzenlenmesini sağlıyor. Ayrıca, bireylerin mevcut yetilerini koruması ve yeni yaşam koşullarına uyum sağlaması için aktiviteler planlanıyor. Örneğin, yangın sonrası evlerini kaybeden bireylerin yeni ortamlarında işlevsel mutfak ve yaşam alanı düzenlemeleri yapılabiliyor.
Uzmanlar, afet yönetimi planlarının yalnızca arama-kurtarma ve acil sağlık hizmetleriyle sınırlı kalmaması gerektiğini vurguluyor. Ergoterapi hizmetlerinin afet sonrası iyileşme sürecinde daha görünür ve erişilebilir hale getirilmesi, hem bireysel hem de toplumsal iyileşme hızını artırabilir. Üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve yerel yönetimlerin bu alanda ortak projeler geliştirmesi, uzun vadeli psikososyal dayanıklılığı güçlendirecektir.
Afet sonrası atılan her doğru adım, bireylerin sadece bugününü değil, yarınlarını da inşa ediyor. Ergoterapi ise bu süreçte, insanların yeniden üretken, bağımsız ve umut dolu bir yaşam kurmalarına yardımcı olan en güçlü köprülerden biri olarak öne çıkıyor.