Sağlık Bilimleri Fakültesi - sbf@gelisim.edu.tr


 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ve Türk Kadını

8 Mart Dünya Emekçi ve Kadınlar Günü kapsamında Sağlık Bilimleri Fakültesi Öğr. Gör. Buse Kerigan moderatörlüğünde Dekan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi A. Yüksel Barut’un da katılımıyla “Dünya Emekçi Kadınlar Günü ve Türk Kadını” etkinliği Instagram ve Facebook üzerinden gerçekleştirildi.

Etkinliğin moderatörlüğünü gerçekleştiren Öğr. Gör. Buse Kerigan, “Bugün günün anlam ve önemine uygun olarak Dünya Emekçiler Günü ve Türk Kadınından konuşmak üzere buradayız. Konuğumuz Sağlık Bilimler Fakültesi Dekan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi A. Yüksel Barut. Bugün bizlere Dünya Emekçi Kadınlar Gününün tarihinden bahseder misiniz?” diyerek sözü A. Yüksel Barut’a bıraktı.

Dr. Öğr. Üyesi A. Yüksel Barut, “Tabii, öncelikle bu bayrağa rengini veren, kanlarını döken tüm şehitlerimizi rahmetle anarak sözlerime başlamak istiyorum. Yakınlarına ve ulusumuza da sabır diliyorum. İzin verirseniz Nazım Hikmet’in “Kadın” şiiriyle devam etmek istiyorum.” ifadesinde bulundu.

“Dünya Emekçi Kadınlar Gününün tarihine baktığımızda karşımıza çıkan ilk tarih 8 Mart 1857, yer Newyork. Bu tarihte Amerika’da dokuma fabrikalarında emekleri sömürülen kadın çalışanlar, emekçiler bir direniş başlatıyorlar. Polisin büyük tepkisiyle karşılaşan kadınlar, fabrikalarına çekiliyorlar. Bu sırada bu kadınların kapalı olduğu fabrikada nedeni bilinmeyen ya da nedeni bilinen ama açıklanamayan, açıklanmayan bir yangın çıkıyor. O gün maalesef 15-25 yaşları arasında çoğunluğu göçmen genç kadınlar, emekçiler hayatlarını kaybediyorlar. Bu olaylardan sonra birçok gelişme gerçekleşiyor. Daha sonraki tarihlerde yaşanan bu elim olayın yıl dönümüne dönük olarak bazı kadın yürüyüşleri ile kadınların sesi yerel olarak kalıcılaşıyor. 26-27 Ağustos 1910’da Kopenhag’da “Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı” toplandığında 18 Mart 1857 tarihindeki 129 emekçi kadının vefatının anılması İlk defa gündeme geliyor. Bu vesileyle Dünya Kadınlar Günü anılmaya başlanıyor. Fakat bir tarih belirlenmiyor. Sonrasında 18 Mart 1911’de “Paris Uluslararası Kadın Günü” toplanıyor. Yine burada da çalışan kadınların, emekçilerin haklarının korunması gündeme geliyor. Bu günün kutlanması için kararlar alınıyor. Yine bir tarih belirlenmiyor. Daha sonra ise 1921 yılında “Moskova III. Uluslararası Kadınlar Konferası”nda tarih olarak 8 Mart belirleniyor ve o tarihten sonra da ilk kez 1922 yılında olmak üzere “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlanmaya başlıyor. 16 Aralık 1977 tarihinde ise Birleşmiş Milletler Topluluğu 1857’den 1977’ ye kadar geçen süreçten sonra 8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmasına karar veriyor. Fakat burada ilginç olan bir durum var. Birleşmiş Milletler Topluluğu 8 Mart Dünya Kadınlar Gününün anılmasına gerekçe olarak 8 Mart 1857’de oluşan ve sonrasında oluşan olaylardan hiç bahsetmiyor. Sanki kadınlara bir iyiliğimiz olsun da bundan sonra 8 Mart Dünya Kadınlar Günü olsun demişler. Tarihteki kadınların bütün çabaları, verdikleri canlar yok sayılarak böyle bir karar alınmış. Tarihçesine baktığınızda böyle bir durum var.”

Konuşmasına Türk kadınının toplumdaki yerinin geçmişten günümüze nasıl süre geldiği ile devam eden Barut, “8 Mart 1921’de ilk defa “Türkiye Emekçi Kadınlar Günü” kutlanıyor. 1975 yılında “Birleşmiş Milletler Dünya Kadın Yılı” ilan ediliyor ve 1975-1985 yılı arasını ise “Kadın 10 Yılı” olarak kabul ediyor. 8 Mart 1975’te ilk defa Türkiye’de “Kadın Yılı Kongresi” düzenleniyor. 1980-1984 yılları arasında ise darbe yaptırımları sebebiyle maalesef ki Kadınlar Günü kutlanmıyor.” açıklamasında bulundu.
“18-24 Nisan 1935’te İstanbul’da “Dünya Kadınlar Günü XII. Uluslararası Kadınlar Kongresi” toplanıyor. Kongreye 30 farklı ülkeden gelen delegeler katılıyor.  O günün anısına pullar basılıyor.”

Öğr. Gör. Buse Kerigan’ın “Günümüzde hepimizi üzen kadına şiddet hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusuna Barut şöyle karşılık verdi:

“Çok üzücü. Kadın geçmişte ve günümüzde ne istemiş ne istiyor? Eşit hak istiyor. Ne kadar ilginç değil mi? M.Ö 500 yılında kadın üstün. Bugünki dünyamızda ne istiyor? Eşitlik istiyor. Ben üstünüm demiyor. 2020 yılında yapılan istatistik gösteriyor ki 300 kadın öldürülmüş. Peki bu cinayetleri kim işliyor? Çoğunu erkekler. Erkek kim? Eskiden büyük bir varlık olarak kabul edilen kadından doğuyor. 9 ay boyunca kadının rahminde gelişiyor. Sonra ise kadını öldürüyor. Rahim ne peki? Allah’ın adı. Besmele çekerken Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla diyoruz. Dolayısıyla erkeğin tek bir görevi var. Kadınına sahip çıkmak, öldürmek değil. Ben erkeğim demek ise mesele değil. ‘Ey Kahraman Türk Kadını! Sen yerlerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklerde yükselmeye layıksın.’ diyor Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK.”

Barut, etkinlik moderatörlüğünü gerçekleştiren Kerigan’ın 8 Mart Dünya Emekçiler Kadınlar Gününüz kutladıktan sonra tüm Dünya Emekçi Kadınları ve Türk Kadınları adına çiçek takdiminde bulunmasının ardından etkinlik sona erdi.



Haberler

Tüm Haberler