Sağlık Bilimleri Fakültesi - sbf@gelisim.edu.tr

Odyoloji








 Tinnitus (Kulak Çınlaması) Nedir?


İstanbul Gelişim Üniversitesi Odyoloji Bölümü Doktor Öğretim Üyesi Nurten KÜÇÜK, Araştırma Görevlisi Azize KÖSEOĞLU’nun tinnitus ile ilgili sorularını yanıtladı.


Tinnitus halk dilinde çınlama veya uğultu olarak bilinir. Hastaların dış bir uyaran olmaksızın kendi kulakları ya da kafa içinde algıladıkları ses olarak tanımlayabiliriz. Hastalar ise bunu genellikle kulağımın içinde bir zil sesi, uğultu veya vızıltı duyuyorum şeklinde tanımlayabilirler.
 
Tinnitusun oluşum mekanizması hakkında bilgi verebilir misiniz?

Tinnitusun oluşum mekanizması net olmamakla beraber, genellikle iç kulak ve işitme sinirinin sınırlı ya da tamamen hasarına bağlı olarak meydana geldiği, bunlara bağlı oluşan spontan otoakustik emisyon dediğimiz enerji patlamalarına bağlı olarak oluştuğu desteklenmektedir.
 
“Hastalar sadece kulakla ilgili ya da beyinle ilgili sorunlarla gelmeyebiliyor. Kulakla ilgili patolojilerde yüksek sese maruz kalma ya da ototoksisiteye bağlı iç kulak yapılarında ya da işitme sinir hasarına bağlı olarak işitme kaybı ile beraber ya da işitme kaybı olmadan  çınlama görülebilir. Bununla beraber ani sensörinöral işitme kayıplarında hastalarda çınlama görebiliyoruz. Tinnitusun farklı mekanizmalarından biri olarak,  beynin içinde algılanan vücudun kendi oluşturduğu seslerin kafa tabanından geçip beynin içinde algılanmasını gösterebiliriz. Buna örnek olarak; damarsal yapılarda görülen fistül, anevrizma gibi damar yapılarının oluşturduğu akım hızlarının farklı şekillerde algılanmasına bağlı kafa içi akım sesleri, nabız sesi, kalp atımı şeklindeki sesleri hasta çınlama şeklinde duyabiliyor. Diş sıkan hastalarda, çene hareketlerinin yarattığı kas spazmlarına bağlı olarak ya da kasların titreşimine veya istemsiz hareketlerine bağlı olarak oluşan birtakım fizyolojik vücut seslerini hasta özellikle iletim tipi işitme kaybı varsa tinnitus olarak bize tarif edebiliyor.”
 
Tinnitusun sınıflandırması hakkında bilgi veren KÜÇÜK: “Genel olarak objektif tinnitus ve subjektif tinnitus olarak iki tip sınıflama vardır. Objektif Tinnitus: Hem hasta tarafından kafa içinde duyulan, hem de hekim tarafından steteskop ile dinlenmesi ile alınan çınlamayı objektif tinnitus olarak tarif edebiliriz. Objektif tinnitus daha çok anevrizmalarda, venöz malformasyonlarda veya hipertansiyona bağlı tinnituslarda olabilir. Arteriovenöz malformasyon dediğimiz damarsal anomalilere bağlı ya da özellikle yaşlı hastalarda gördüğümüz arteriovenöz plaklar gibi vasküler patolojilerde  daha sık  görebiliriz. Subjektif Tinnitus: Sadece hastanın kendi kulağında, kafasının içinde duyduğu hekim ya da başkası tarafından duyulmayan çınlamaya denir. Bunlar genellikle sensörinöral tinnituslar, stres ve kaygıya bağlı tinnituslar ya da psikotik nedenlere bağlı çınlamalar olur.” dedi.
 
“Diğer bir sınıflama ise pulsatil ve non-pulsatil tinnitustur. Pulsatil tinnitus, ara ara gelen pulsasyon şeklinde kendini gösteren nabız sesimi duyuyorum, kalp atış sesimi duyuyorum şeklinde hastanın bize tarif ettiği çınlamalar oluyor ve bunları daha çok vasküler patolojilerde görüyoruz. Non-pulsatil tinnitus ise hastanın sürekli, hiç ara vermeden ve aynı tonda devam eden çınlama olarak tarif ettiği tinnitustur.  Nörolojik bozukluklarda, ani sensörinöral işitme kaybında ya da travmalara bağlı olarak sık görebiliriz.”
 
Tinnitusa neden olabilecek nedenler veya zemin hazırlayan faktörler nelerdir?

Tinnitus şikayeti olan hastada ilk baktığımız, işitme kaybı ve baş dönmesinin eşlik edip etmediğidir. Hastalarda genellikle sensörinöral işitme kaybı varsa çınlama görebiliyoruz. Orta kulaktaki herhangi bir patolojide, sıvı birikimi, kulak zarındaki yapışmalar, kulak zarındaki kalınlaşmalar, patent tuba Östaki, Östaki tüpünün basıncı dengeleyememesine bağlı çınlamalar görebiliyoruz. Kulaktaki tümöral lezyonlar, damarsal patolojiler çınlamaya neden olabilir. Multiple Skleroz gibi nörolojik nedenler, beyin içi tümörler, beyin içi kanamalar, stres ve depresyon, diş sıkmaya bağlı temporomandibuler eklem sendromu, dış kulak kanalındaki buşonlar, aşırı sesler, ilaç kullanımı (salisilik asit, nonsteroid antiinflamatuar ve bazı psikotik ilaçlar) ve bu ilaçları kullanan hastaların ilaçları birden bırakılması gibi nedenler ile çok fazla çınlama şikayeti görebiliyoruz. Çınlama hastalarında mutlaka kronik hastalıkları sorgulamak gerekmektedir; kontrol altında olmayan hipertansiyon hastaları, şeker hastalarında hem tansiyon düzensizliğine bağlı hem de kan şekerindeki düzensizliklerin yansıması olarak tinnitus şikayetlerinde ciddi artışlar görmekteyiz. Ayrıca kansızlık, demir eksikliği veya kalp yetmezliği gibi durumlarda da tinnitus şikayetleri artış göstermektedir.
 
Çınlama fark eden hastalar için; “Tinnitusu sürekli devam ediyorsa Kulak Burun Boğaz doktoru görmelidir.” Ayrıntılı hikayesinin alınması, gerekli testlerin yapılması, gerekirse MR, tomografi gibi görüntüleme tekniklerinin kullanılması gerektiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Nurten KÜÇÜK, eğer bunlarda herhangi bir sorun yoksa başka bölüme yönlendirilmesi gerektiğini söyledi. Dr. KÜÇÜK hastanın özellikle işitme kaybı ile beraber çınlama, kulakta dolgunluk şikayeti  varsa doktora danışma süresini uzatmaması gerektiğini söyledi.
 
Tinnitusun odyolojik ve klinik değerlendirmesi nasıl yapılır?

Hastanın fizik muayenesinin yapılması, işitme testi, timpanometri testi ile kulak basıncının değerlendirmesi gerekiyor. Eğer bunlarda herhangi bir patoloji yoksa hastanın genel durumunu görebilmek için klinik tansiyon, tiroid hormonları, şeker, elektrolit değerleri, mineral değerleri testlerinin istenmesi gerekiyor. Mutlaka tansiyon takibi istenmesi, hastanın hayatını etkileyen depresyon, anksiyete durumunun olup olmadığının irdelenmesi, boyun ağrısı, baş ağrısı, baş dönmesinin sorgulanması gerekiyor. Eğer bunlarda da sorun yoksa nörolojik muayenesinin yapılması, gerekirse kardiyak muayenesinin yapılması gerekiyor. Altta bulunan çınlama nedenini tespit edebiliyorsak, hastanın tinnitusunu minimum düzeye indirebilmek için çınlama ilaçları ile beraber o nedene yönelik tedavi yöntemlerinin eş zamanlı olarak tekrar düzenlenmesi gereklidir.