Sağlık Bilimleri Fakültesi - sbf@gelisim.edu.tr

Dil ve Konuşma Terapisi








 Kekemelik ve Dil ve Konuşma Terapisi


İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ) Öğr. Gör. Seda Keten, “Kekemelik ve Dil ve Konuşma Terapisi” hakkında faydalı bilgiler aktardı.


Kekemelik Nedir?

Öğr. Gör. Seda Keten, kekemeliğin tanımını yaparak sözlerine şöyle başladı:

“Kekemelik en basit tanımıyla konuşma akışının ya da ritminin tekrarlar, uzatmalar, kesintiler ya da blok gibi engeller ile bozulması durumudur. Kekemelik nefes, fonasyon ve sesletim hareketlerinin koordinasyonunu etkileyen istem dışı nöromotor bozulmalar sonucu ortaya çıkmaktadır. Çoğu zaman bu bozulmalara beden hareketlerinin de eşlik ettiği görülmektedir.”
 
Kekemeliğin genellikle 3-5 yaşları arasında ortaya çıktığını ifade eden Öğr. Gör. Seda Keten, “Erkekle çocuklarda kız çocuklarına oranla 5 kat daha fazla görülmektedir. Çocuklukta başlayan kekemelik bu dönemde çocukların %5’ini etkilemektedir. Çocukluk çağında ortaya çıkan kekemeliğin %80’i kendiliğinden düzelmektedir. Başka bir deyişle; 5 çocuktan 4’ü akıcı olarak konuşmaya; 1’i de kekelemeye devam etmektedir.” ifadesinde bulundu.
 
Hangi akıcısızlıkların normal olduğunu ya da hangi akıcısızlıkların kekemelik olarak adlandırılacağını ayırt etmenin erken dönemde kritik önem taşıdığını vurgulayan Keten, sözlerine şöyle devam etti:
 
“Bunun için eğer çocuğun 6 ay ve daha uzun süreli devam eden bir akıcılık problemi varsa, mutlaka zaman kaybetmeden uzman bir dil ve konuşma terapistine başvurulması gerekir.”
 

Kekemeliğin Nedenlerine İlişkin Düşünceler

Kekemeliğin bilinen kesin ve tek bir nedeni olmadığına dikkat çeken Keten sözlerine şunları ekledi:
 
“Yapılan araştırma sonuçları, kekeme olan bireylerin yaklaşık %50'sinde kanıtlanmış genetik etkiler olduğunu göstermektedir. Kekemeliğin, korku, üzüntü ya da stresli ortamlarda artması çoğu kişiye bu sorunun psikolojik olduğunu düşündürse de; bu doğru değildir. Psikolojik faktörlerin kekemeliğe yatkınlığı olan bireylerde, tetikleyici ya da kekemeliği şiddetlendirici etkileri olabilir. Ancak bunlar doğrudan kekemelik nedeni değildir. Çoğu anne babanın, sorunun başlangıcına dair anlattığı bir diğer şey de çocuklarının kekeme bir arkadaşını ya da tanıdığını taklit ederek kekelemeye başladığı şeklindedir. Ancak bu da yanlış bir inanıştır. Kekemelik model alarak, öğrenilen ve taklit edilen bir bozukluk değildir. Başta da belirttiğimiz gibi istem dışı gerçekleşen nöromotor bozulmalar söz konusudur. Kekemeliğin daha zeki insanlarda görüldüğüne dair inanışlar da vardır. Bu da hiçbir dayanağı olmayan, yanlış bir inanıştır. Kekemelik ve zekâ arasında hiçbir ilişki bulunmamaktadır.”

Dil ve Konuşma Terapisti Kekeme Bireylere Nasıl Yardımcı Olur?

Kekemelikte uygulanan konuşma terapisinin genellikle bireysel terapi olduğu üzerinde duran Keten, “Bazı durumlarda özellikle erken dönem (okul öncesi) kekemeliği olan çocuklar ile çalışırken, aile üyeleri de terapi seanslarına katılır. Seanslarda dil ve konuşma terapistinin hedefleri çeşitlilik göstermektedir. Bunlar, kekemeliğin ortaya çıkamayacağı biçimde, kekemeliği kontrol etmenin öğretilmesi; kekemeliğin değiştirilmesi, kekeleyen bireyin kekemeliğini kabul ederek, kekelemekten kaçınmamasının öğretilmesi ve diğer teknikler şeklinde olabilir. Buradaki en önemli nokta; dil ve konuşma bozuklukları eğitimi almış uzmanlar tarafından yapılan konuşma terapilerinin tercih edilmesi gerektiğidir. Aileler başvurdukları kişinin bu konuda eğitim almış ve yeterliliği olan uzman bir kişi olup olmadığına dikkat etmelidir.” ifadesinde bulundu.

Kekemelikte Dil ve Konuşma Terapisi Ne Kadar Zaman Alır?

İstanbul Gelişim Üniversitesi Öğr. Gör. Seda Keten konuşmasını şöyle sonlandırdı:
 
“Seçilen terapi yöntemi, bireyin kekemelik şiddeti, dil düzeyi, psiko-sosyal durumu ve motivasyonu gibi pek çok faktör terapilerin süresinde değişkenliğe yol açmaktadır. Bu yüzden kekemelikte zamana ilişkin bir şey söylemek pek mümkün olmaz. Dolayısıyla “15 günde kekemeliğe kesin çözüm” gibi ifadelerle gündeme gelen ve hiçbir uzmanlığı bulunmayan kişilerce yapılan uygulamalardan kaçınılmalıdır.”